🎳 Kuran Da Anne Karnında Bebek
Babalar bu süreçte yardımcı oyuncudur. Anne ve bebeğin arasındaki bu iletişim de onların daha rahat olması için yapılması gerekenleri sağlayandır. İşte tam da bu noktada anne karnındaki bebek ile baba arasında iletişim kurma hem annenin sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmesi hem de bebeğin babası ile ilk tanışması
Son elli yılda Çin de bir milyar bebek kürtaj yoluyla katledilmiştir. Kur’an’da bu insanlık suçu ve henüz anne karnında başlayan çocuk istismarı ve katliamı net olarak yasaklanmıştır (Açlık korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Enam-151, İsra-31) İnsan: Beden Ruh İmtizacı
İşte bebeklerin anne karnında başlayan duyu gelişimi. 1. Dokunma duyusu. Gelişen embriyonun ilk oluşan hissi; dokunma duyusudur. Gebeliğin 8’inci haftasında başlar. Dokunmanın ilk hissedildiği noktalar; ağız çevresi ve yanaklardır. Gebeliğin 12’nci haftasına doğru el ayaları ve genital bölgede dokunma hissini
Ayettede bildirildiği gibi Kuran "alemlere bir zikr (PDF) Kuran Mucizeleri-2 | Adnan Oktar (Harun Yahya) Kitapları - Academia.edu Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
İnanması zor olsa da ya da şimdiye kadar konuşulmamış olsa bile, bu öğrenmeler en önemlisi olabilir. Anne sesini tanır ve öğrenirler. Anne karnında bebeği taşıyan kişinin sesi, bariz sebeplerden dolayı en çok tanımladıkları ve en sevdikleri sestir. Bu tanımadır, dolayısıyla ilk öğrenme ve ilişkilendirmedir.
Topraktanyaratılışın bir çok aşaması Kuranda bildirilir. İnsanın anne karnında yaratılışı ise yaratılışın ikinci aşamasıdır. Kuran bu konudan da çok bahsetmiş. Bu konudaki bir Kuran âyeti , Kuranın 23 numaralı sûresi olan Müminûn sûresinin 14 numaralı âyetidir.
Değerli kardeşimiz, Kur’an-ı Kerim pek çok yerde farklı açılardan yaratılışa dikkat çeker ve cenînin anne karnında geçirdiği merhalelerle alakalı ayrıntılı bilgi verir. Mü’minûn Suresi’ndeki ayetler ise, Hz. Âdem’in topraktan yaratılması, cenînin anne karnındaki merhaleleri, ölüm ve diriliş fasıllarını da
hEq4e. Bebeğin anne karnında canlanması nasıl oluyor? Bebeğin anne karnında başlayan hayat hikayesi ibret tablolarıyla dolu, mucizelerle örülü birçok işlemden haftada fetüsün ağırlığı 100 grama ulaşmış; baş, vücuda göre orantılı bir hâl almaya başlamıştır. Bu dönem, hareketliliğin anneler tarafından fark edilmeye başlandığı zaman dilimidir. Halk arasında buna “bebeğin canlanması” adı verilir. Ancak o, anne rahmine düştüğü andan itibaren canlıdır. Aslında embriyo 6 haftalık iken, hareketleri başlamıştır, fakat bunu anneler hissedemezler. 18. haftada dolaşım ve boşaltım sistemleri mükemmel çalışmaktadır. Fetüs, amniyon sıvısını yutar ve mesanesinden atar. Bu sıvının yutulması, sindirim ve boşaltım sistemlerinin hem çalışmasını, hem de gelişerek doğum sonrasına hazırlanmasını sağlar. 19. haftada, akciğerlerin içinde hava keseleri gelişmeye başlar. Bunların faaliyeti doğumdan sonra olacaktır. Gözler, göz kapakları ile korunmaya alınmış ve gerçek yerine oturmuştur. Kaşlar ve kirpikler gelişir. Göz gibi hassas bir organın etrafında gelişen bu yapılar, hem ona estetik bir görünüm katarlar, hem de zararlı tesirlerden muhafaza ederler. Yüzde yağ birikmeye devam eder. 19. haftada, peynire benzeyen kalın, yağlı bir madde, su geçirmez bir bariyer gibi fetüsü sarar ve amniyon sıvısının zararından onu korur. Sinirler de başka bir yağ tabakası ile korunmaya alınmıştır. Bu korunma, aynı zamanda sinir sisteminde hızlı ve akıcı iletimi de sağlar. Böylece düzenli ve uyumlu hareketler yapılabilir. Nabız ve solunum hareketleri ritmik hâle gelmiştir. Hekimin annenin karnına koyacağı muâyene aleti ile fetüsün kalp sesleri dinlenebilir. Yine bu haftada, yeni doğmuş bir bebek gibi uyuma-uyanma periyotları kendini gösterir. 20. hafta, anne rahminde geçirilecek sürenin de yarısına gelindiğini gösterir. Boyu 16 cm, ağırlığı 255 gram olmuştur. Yüzü daha olgunlaşmış; başı, vücuda daha da orantılı hâle gelmiştir. Derisi kalınlaşmış, arasında kıl folikülleri ve ter bezleriyle bütün tabakaları oluşmuştur. Kafa derisindeki kıllar, diğer yerlere göre daha fazla uzar. Kız bebeklerde rahim gelişimi başlar. 21. haftadan sonra fetüsün gelişimi daha hızlı şekilde devam eder. Kas gelişimi belirgindir. Anneden bebeğe geçen bağışıklık hücrelerinin transferi başlar. Bunlar onu doğumdan sonra 6 ay daha koruyacaktır. Koku, tat alma, dokunma gibi duyuları taşıyacak olan sinirler, beynin kendilerine ait özel bölümlerinde gelişir. Hâfıza ve düşünme fonksiyonlarıyla alâkalı olarak, hücreler arası bağlantılar artar. Bu haftalarda, seslere hafif tepkiler verebilir. 22. hafta civarında, ağırlık 360 grama ulaşır. Cilt altı yağ kalınlığının artması sebebiyle fetüs, yeni doğan bebek görünümü almaya başlar. Gözlerin gelişimi tamamlanır. Vücudun hastalıklara karşı savunması için gerekli beyaz kan hücrelerinin gelişimi, yutma hareketlerinin artması ile kalın bağırsakların hareketleri başlar. Akciğerlerin havayı içine çekebilme yeteneğini biraz daha fazla kazandığı zaman dilimidir. Bu, erken doğumlarda önem arz etmektedir. 22. hafta civarında kaş ve kirpik gelişimi tamamlanır. Beyin gelişimi hızlanır. Erkek bebeklerde testisler yerlerine doğru iner, sperm hücrelerinin üretimi ve testosteron salgılanması başlar. 23. hafta, yüzü de vücudu da gelişmiş, bir bebeğe daha çok benzer durumdadır. Cilt, hâlâ altındaki organ ve kemikleri biraz göstermektedir. Bebek, anne rahminde sessizlikte yaşamamaktadır. Annenin organlarının ve dolaşımının sesi, kendi çıkardığı sesler, dış dünyadan gelen sesler gibi pek çok sese mâruz kalır. Uyanık olduğu bütün zamanlarda sesleri dinler, bunlara korku refleksi şeklinde tepkiler verir. Annesinin sesini daha doğmadan tanır ve diğer seslerden ayırt edebilir. Anne, karnına hafifçe vursa bile fetüs uyanabilir. 24. haftada ağırlık yarım kilo, boy 21 cm’dir. O, uzmanlara göre, artık dışarıda yaşayabilme sınırına ulaşmıştır. Bu yüzden bu hafta bir dönüm noktasıdır. Ancak akciğerler hâlâ çok yetersiz ve hava kesecikleri olgunlaşmasını tamamlamamıştır. Doğumdan sonra akciğerler için elzem olan maddelerin üretimi başlamıştır. Bu akciğerlerin genişlemesine yardımcı olacaktır. El ve ayakların derisi, vücudun diğer yerlerine göre daha kalındır. Cildi sarmalayan yağ tabakası, bebeğin suyun içinde şişmesini önler. Erken doğan bebeklerde bu madde ciltte bol miktarda bulunmuşken, zamanından geç doğumlarda bulunmaz. Bu madde, doğumdan sonra da bebeği koruyacağı için doğumdan sonra birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolması beklenir, su ile yıkanmaz. Zamanından önce doğan bebeklerde en ciddi problemlerden biri, akciğerlerin yeterli olgunluğa ulaşmamasıdır. Akciğerlerin genişlemesinde çok önemli bir maddenin üretimi başlamadan, bebek, dış dünyada yaşayamaz. Zira sadece birkaç dakika oksijensiz kalmak, pek çok hayâtî fonksiyonu durduracaktır. Anne karnında akciğer solunumu yapmadığı hâlde, dış dünyada yaşamaya hazırlanan fetüs; gelişiminin ikinci yarısına geldiğinde bu önemli maddenin üretimine başlar. 40. hafta suyun içinde yaşadığı ve annenin kanındaki oksijeni kullandığı hâlde, sonunda buradaki hayatının biteceğini ve mâcerasına başka bir âlemde devam edeceğini biliyordur. Farklı bir dünyanın şartlarına odaklanarak gelişimini sürdürür ve gerekli adımları zamanı geldiğinde tereddütsüz atar. İşte bu adımlardan biri, nefes alıp vermede hayatî öneme sahip bir madde olan “sürfaktan”dır. Derin bir nefes alıp verirken ne kadar büyük bir nimete sahip olduğumuzu hiç düşündük mü? Peki ya almanın ayrı, vermenin ayrı bir nimet olduğunu? Havayı içimize nasıl çekeriz, nefes alırken atmosferden içimize çektiğimiz şey nedir? Nasıl hücrelerimizin içine kadar girer ve tekrar geri çıkar? Bu, gözümüzle göremediğimiz şey bize nasıl hayat kaynağı olur? Akciğerlerimizin içinde nasıl bir fabrika vardır ki, dışarıdan gelen maddeyi analiz ederek onu vücut hücrelerinden gelen atık madde ile değiştirir? Vücudun buna ihtiyacı olduğunu nereden bilir? Trilyonlarca hücreye uğradıktan sonra, binlerce kilometre yol kat’ederek gelen kandaki atıkları göğüs kafesinin içindeki daracık alanda saniyeler içinde nasıl değiştirir? Hücrelerin ihtiyacı olan oksijenin devamı nasıl sağlanır? Akciğerlerimiz bir balon gibi şişip inerken hiç zorlanmazlar mı? Bütün bunların ve konuyla ilgili aklımıza gelebilecek diğer soruların cevabını, bir sonraki yazıya bırakalım. Lâkin bunca nîmetin ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok nîmetin şükrünü hiçbir zaman bırakmayalım, inşâallâh. Kaynak Dr. Betül Nefise İnal, Şebnem Dergisi, 153. Sayı İslam ve İhsan
Doğum zamanı yaklaştıkça korku ve heyecanı yaşayan anne adayları için bebeğin duruş pozisyonu büyük önem taşıyor. Bebeğin pozisyonu doğum şeklini de belirliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Tevfik Güvenal, konuyla ilgili hayati ve ilginç bilgiler Duruş PozisyonlarıDoğum pozisyonları dendiğinde bebeğin anne karnındaki duruşu ve doğum sırasında hangi kısımları ile doğum yoluna girdiği anlaşılmaktadır. Genellikle yüzde 99 oranında bebeklerin anne karnındaki duruşu, anne vücut eksenine dik şekildedir ve çoğunlukla da başı aşağıda olacak şekildedir. Bazen makat aşağıda olmaktadır ve buna makat gelişi denmektedir. Bu ise yüzde 3-5 oranında görülmektedir. Nadir olarak bebek, anne eksenine yatay olarak durmaktadır bu durum transvers geliş olarak tanımlanmaktadır. Çok doğum yapan, eşi önde gelen, suyu fazla olan ya da rahimde çeşitli anomalilere bağlı olarak transvers geliş görülebilir. Bebeğin anne karnındaki pozisyonunu muayene ve ultrasonografik inceleme ile Pozisyonda Normal Doğum Gerçekleşiyor?Bebeğin başı ile doğum yoluna girdiği pozisyonlarda farklılık gösterebilir. Normalde çoğu bebek küçük fontanel dediğimiz kafanın arka kısmına yakın kısmı ile doğum yoluna girer. Burada bebeğin çenesi göğsüne yaslanmış şekilde durur. Bu şekildeki pozisyon ile doğum, vajinal yoldan normal ve sorunsuz olarak gerçekleşir. Bunun dışında büyük fontanel tepe kısmı, yüz ile alın ile de doğum yoluna girebilir. Yüz gelişinde bebeğin çenesi annenin üst tarafına yani yukarıya dönemezse vajinal doğum gerçekleşemez. Yine alın gelişi başka pozisyonlara yani yüz ya da küçük fontanel durumuna dönemez ise yine vajinal yoldan doğum Anne Karnında Bağdaş Kurarsa…Makat gelişlerde bebeklerin pozisyonları farklılık gösterir. Sap makat gelişlerinde bebeğin bacakları gövdesinin her iki yanında yukarıya doğru uzanır. Tam makat geliş pozisyonunda ise bebek bağdaş kurmuş şekilde oturur. Bunun dışında ayakları ile bebek doğum kanalına erken dönemlerinde bebeklerin duruş pozisyonları gebeliğin sonunda değişebilir. Örneğin; 20 haftalık gebeliklerin üçte birinde bebekler makat duruş pozisyonunda iken gebeliğin sonunda yaklaşık yüzde 5 civarındadır. Makat gelişlerde zor doğuma bağlı olarak bebeklerde, sorunlar ve hatta ölüm görülebilir. Bunun dışında erken doğum, kordon sarkması, eşin önde gelmesi, bebekte bazı anomaliler daha sık olabilmektedir. Ayrıca müdahaleli doğum ve özellikle sezaryen oranı Ne Zaman Gerekli?Genellikle ilk gebeliklerde makat geliş söz konusu ise sezaryen tercih edilmektedir. Makat gelişlerde sezaryen sırasında da normal baş gelişlere göre bebeği çıkarırken yapılan manevralara bağlı komplikasyonlar anne karnındaki pozisyonu yatay olduğunda bebek omuzu ile doğum yoluna girmektedir. Bu durum oldukça nadir olup yüzde oranında görülür. Eğer bu durum doğum sırasında da devam ederse bu şekilde doğum imkansız hale gelir ve mutlaka sezaryen gerekir. Aksi taktirde bebeğin kolu sarkabilir ve bebek ölebilir. Rahmin doğumu gerçekleştirmek için sürekli kasılması sonucu yırtılır ve buna bağlı karın içinde kanama oluşur, annenin hayatı ciddi KESİSİ NE ZAMAN GEREKLİ?
Baştan aşağı tamamen mucizeden ibaret olan hamilelik sürecini ve doğum sırasında bebeğin anne karnından nasıl çıktığını mucizeleri ile beraber sizler için araştırdık. Kuran-ı Kerim’de geçen yaratılış mucizesine ilişkin ayetler Allah ne kadar kudret sahibi olduğunu bizlere bir kez daha gösterilmektedir. İşte anne karnında adım adım bebeğin doğum anları… İnsan yaratılışına dair pek çok mucizeyi kitabımız olan Kuran-ı Kerim ayetlerinde apaçık görmekteyiz. İnsan bedeninin her bir parçası kendi başına mucize ve hikmetlerle dolu iken kadının rahmine düşen bir can oluşum süreciyle de bizleri derinden etkilemektedir. ”Şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden sperm, sonra alakadan kadının aşılanmış yumurtası, sonra uzuvları önce belirsiz, sonra belirli canlı et parçasından yarattık ki size gücümüzü gösterelim. Dilediğimizi belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz, sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız.” el- Hac, 21/5 Anne karnındaki gelişim süreci ile ilgili sahih hadis-i şerifte ifade edilenlere göre ruh üflendiği zaman meleğe 4 kelime emredilir Doğacak çocuğun rızkını, yaşama süresini, işleyeceği amellerini, şaki mi cehennemlik mi? yoksa said mi cennetlik mi? olacağınıyazması. Çocuğun anne karnındaki oluşum sürecinde aynı zamanda kader programı da belli olmaktadır. Peki anne karnına bebek nasıl yerleşir? HAMİLELİK NASIL OLUŞUR? ANNE KARNINDA GEÇEN YOLCULUK… Vajinaya boşaltılan sperm sayısı ortalama 300-400 milyondan oluşmaktadır. Bu spermler yalnızca bir baş ve kuyruk kısmından oluşan yapılardır. Tüplerde kendisini bekleyen yumurtalıklara ulaşması gereken spermlerden kimileri bu yolculuk esnasında ölecek kimileri de bir yerlere takılacak ve sadece çok az miktarda olanlar yumurtaya ulaşabilecek. Rahim ağzında normalde o kadar da ince olmayan sıvı, spermin yumurtalıklara geçebilmesi için daha da inceliyor ve bazen su gibi gelen akıntı olarak karşımıza çıkıyor. Spermler geçtikten sonra rahim ağzındaki vajinal akıntı yine eski katı, sümük halini alıyor. Spermler rahim ağzını geçtikten sonra rahim boşluğuna ulaşacak ve tüplere geçiş sağlayacaktır. Sağ ve solda bulunan bu tüplere spermler yarı yarıya dağılarak geçiş yapıyor ve hamilelik durumu yarı yarıya iniyor. Nedeni ise bu tüplerden yalnızca birinde bir adet yumurtanın bulunmasından dolayıdır. Yumurta eğer sol tüpteyse sağdaki tüpe giden spermler boşa gitmiş oluyor. Yumurtaya ulaşan spermlerin hepsi yumurtaya girebilmek için canla başla savaşırken başlarındaki enzim yumurtanın çevresindeki kabuğu eritmeye çalışıyor. Sperm içeri girdikten sonra kabuk kapanıyor diğer spermler giremiyor. Yumurtaya girdikten sonra bu kez de çekirdeğe girmek için uğraşıyor ve kuyruğunu dışarıda bırakıyor ve bundan sonrasında sadece baş kısmındaki çekirdek devreye giriyor. 23 spermde 23 de yumurtada bulunan kromozom döllenince yeni birey ortaya çıkıyor. Yeni birey rahme doğru ilerlerken kendi içinde çeşitli sayılara bölünüyor. Rahim boşluğuna yuvarlanarak giden yapı rahimde uygun bir yer bulunca kabuğundan kurtuluyor ve içerisindeki yapı rahme gömülüyor. Böylelikle bebek ilk kez anne ile buluşuyor. ANNE KARNINDAKİ BEBEK NASIL DOĞAR? BEBEĞİN OLUŞUMU… İnsan vücudundaki en önemli organlardan birisi de beyindir. Hamilelik döneminde olası bir ihtimalle beyinde gerçekleşebilecek olan hasar, direkt olarak bebeğin gelişimi etkileyeceğinden dolayı dış etkenlere karşı muhafaza edilmesi önemlidir. Vücudun diğer organlarına kıyasla daha büyük olan baş bölgesinin doğum kanalına ilk önce girmesi de yaratılış mucizelerinden biridir. Doğum esnasında bebeğin başının zarar görmemesi için ilk önce baş giriyor ve hasar görmeden doğum gerçekleşmiş oluyor. Hamilelik döneminde ağrı olmadan yapılan kasılmalarla egzersiz yapan rahim, yavaş yavaş doğuma hazır hale geliyor. Rahimde kasılmaların şiddeti artınca bebeği aşağı doğru itmeye başlıyor. Kanalda döne döne ilerleyen bebeğin başı kemik çatıya en uygun yerini bulurken hasardan korunuyor. Baştan sonra omuzların ve vücudun doğumu oluyor ve rahim şiddetli kontraksiyonlarla dış dünyaya geliyor. 06 Mart 2022// 450 825 JoySpor JoySpor2022-03-06 0020032022-03-06 002003Anne karnında geçen yolculuk! Anne karnında bebek nasıl oluşur?
Bebek anne karnında nasıl oluşur? Bebeğin anne karnındaki oluşumu ve gelişimi ile ilgili ayet ve hadis-i Kerîm’de insan neslinin, kendi türünü doğum yoluyla sürdürdüğünü bildiren pek çok âyet vardır. Bunlarda çocuğun ana karnındaki gelişimi tıp biliminin açıkladığı ile uyumlu bir biçimde belirtilmektedir. Bir kaç âyeti örnek olarak vereceğiz. BEBEĞİN OLUŞUMU İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER “Şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden sperm, sonra alakadan kadının aşılanmış yumurtası, sonra uzuvları önce belirsiz, sonra belirli canlı et parçasından yarattık ki size gücümüzü gösterelim. Dilediğimizi belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz, sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız.” [1] “Şüphesiz biz insanı çamurdan bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargâhta sperm haline getirdik. Sonra bu spermi, alaka aşılanmış yumurta yaptık. Peşinden alakayı bir parça et haline soktuk. Sonra bu bir parça ette kemikleri yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratılışla insan haline getirdik.” [2] Hz. Peygamberin hadislerinde anne karnındaki gelişim şöyle belirlenmiştir “Şüphesiz sizden birinizin oluşumu annesinin karnında kırk günde toplanır. Sonra orada o kadar bir süre içinde alaka aşılanmış yumurta olur. Sonra o kadar bir süre içinde mudga bir parça et haline gelir. Sonra melek gönderilir ve kendisine ruh üflenir. Meleğe dört kelime emredilir Doğacak çocuğun rızkını, yaşama süresini, işleyeceği amellerini, şakî mi Cehennemlik mi? yoksa said mi Cennetlik mi? olacağını yazması.” [3] Âmir b. Vasile naklettiği hadiste ise şu ilâveler vardır “Anne rahmine düşen spermin üzerinden kırk iki gece geçince, Allah ona bir melek gönderir. Ona sûret verir; kulağını, gözünü, derisini, etini ve kemiklerini yaratır. Sonra melek sorar Erkek mi, yoksa dişi mi olacak, eceli ve rızkı ne olacak?. Allah dilediğine hüküm verir ve melek yazar. Sonra melek elinde bu sahife ile çıkar. Emrolunduğunun üzerine ne bir ziyade ve ne de eksiklik yapar.” [4] Müslim’in Kader konusunda ilk hadis olarak zikrettiği rivayette şöyle buyurulur “Şüphesiz sizden birisinin yaratılışı ana karnında kırk günde toplanır. Sonra kırk günde alaka dönemi olur, sonru bunun gibi kırk günde mudga dönemi olur. Sonra melek gönderilir ve ona ruh üflenir ve meleğe dört kelimeyi yazması emredilir Rızkı, dünyada yaşama süresi, ameli, şakî mi saîd mi olacağı.” [5] Buna göre, ana karnındaki cenine, ruhun üflenmesinin, kemiklerin ve organların teşekkül edip, ruhu taşıyabileceği bir süreç olan üç kırk, yani 120 geçince ruhun üflendiği anlamı çıkmaktadır. Yukarıdaki âyet ve hadislerde, çocuğa ana karnında oluşum devresinde iken bir hayat programının yükletildiği ve onun biyolojik yaratılışında kader programının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Hatta Hz. Peygamber ömür boyu cennete girmeye sebep olan amelleri işleyip sonunda cennete bir arşın kalmışken cehenneme götüren amelin, sonucu değiştirebildiğini; ömür boyu, cehenneme götürecek amelleri işleyip, sonunda cennete götüren bir amel yüzünden cennete girilebileceğini ve bunun anne karnında yazılan bu program nedeniyle böyle olduğunu belirtmesi üzerine,[6] bir sahabî; kader programımız yazıldığına göre amel etmemize ne gerek var? diye sorunca, Allah elçisi şöyle buyurmuştur “Amel edin! Herkese imkân verilmiştir. Saadet ehline programı saîd yazılanlar saadet ehlinin ameli kolaylaştırılır. Şekavet ehline şaki yazılanlar ise şekâvet ehlinin ameli kolaylaştırılır”, sonra şu âyeti okudular “Kim Allah yolunda harcar ve O’na karşı gelmekten sakınır, ve en güzel olan “İslâm” inancını tasdik ederse, Biz onu en kolay olana muvaffak kılacağız. Fakat kim de cimrilik eder ve Allâh’a ihtiyacı olmadığını iddia eder ve en güzel olan “İslâm” akidesini yalanlarsa, Biz, onu en zor olana sürükleriz.” [7] Herşey yüce Allâh’ın kudret elinde ve O’nun dilemesine bağlı olduğu için kimi zaman ömür boyu büyük kötülüklerin ve bataklığın içinde kalan kişi, ömrünün sonuna doğru Allâh’ın rızasını kazandıran bir amel yapar ve hayırlı bir sonla dünyadan ayrılabilir. Ancak genel olarak insanların âhiretteki durumunu dünyadaki amelleri belirler. Burada belki ibadet ve amellerine fazla güvenerek, büyüklük ve üstünlük taslayanlara ve böylece yüce Allâh’ın gazabını üzerine çekenlere bir uyarı vardır. Dipnotlar [1] Hac, 21/5. [2] Mü’minûn, 23/12-14; bk. Mü’min, 40/67. [3] Buhârî, Bed’ül-Halk, 6, Enbiyâ’, 1, Kader 1; Müslim, Kader, 1; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16; Tirmizî, Kader, 4; İbn Mâce, Mukaddime, 10; A. Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Terc. ve Şerhi, İst. 1979, X, 613. [4] Müslim, Kader, 3; İbn Mâce, Mukaddime, 7; İbn Hanbel, II, 176. [5] bk. Müslim, Kader, 1, 4; Ahmed b. Hanbel, I, 374, III, 397. [6] bk. Buhârî, Bed’ü’l Halk, 6; Müslim, Kader, 1. [7] Leyl, 92/5-10. Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
Baştan aşağı büsbütün mucizeden ibaret olan hamilelik sürecini ve doğum sırasında bebeğin anne karnından nasıl çıktığını mucizeleri ile bir arada sizler için araştırdık. Kuran-ı Kerim’de geçen yaratılış mucizesine ilişkin ayetler Allah ne kadar kudret sahibi olduğunu bizlere bir kere daha gösterilmektedir. İşte anne karnında adım adım bebeğin doğum anları… İnsan yaratılışına dair pek çok mucizeyi kitabımız olan Kuran-ı Kerim ayetlerinde apaçık görmekteyiz. İnsan vücudunun her bir kesimi kendi başına mucize ve hikmetlerle dolu iken kadının rahmine düşen bir can oluşum süreciyle de bizleri derinden etkilemektedir. ”Şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden sperm, sonra alakadan kadının aşılanmış yumurtası, sonra uzuvları önce bilinmeyen, sonra belli canlı et kesiminden yarattık ki size gücümüzü gösterelim. Dilediğimizi belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz, sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız.” el- Hac, 21/5 Anne karnındaki gelişim süreci ile ilgili sahih hadis-i şerifte söz edilenlere nazaran ruh üflendiği vakit meleğe 4 söz emredilir Doğacak çocuğun rızkını, yaşama müddetini, işleyeceği amellerini, şaki mi cehennemlik mi? yoksa said mi cennetlik mi? olacağınıyazması. Çocuğun anne karnındaki oluşum sürecinde birebir vakitte mukadderat programı da aşikâr olmaktadır. Pekala anne karnına bebek nasıl yerleşir? HAMİLELİK NASIL OLUŞUR? ANNE KARNINDA GEÇEN SEYAHAT… Vajinaya boşaltılan sperm sayısı ortalama 300-400 milyondan oluşmaktadır. Bu spermler yalnızca bir baş ve kuyruk kısmından oluşan yapılardır. Tüplerde kendisini bekleyen yumurtalıklara ulaşması gereken spermlerden kimileri bu seyahat esnasında ölecek kimileri de bir yerlere takılacak ve yalnızca çok az ölçüde olanlar yumurtaya ulaşabilecek. Rahim ağzında normalde o kadar da ince olmayan sıvı, spermin yumurtalıklara geçebilmesi için daha da inceliyor ve bazen su üzere gelen akıntı olarak karşımıza çıkıyor. Spermler geçtikten sonra rahim ağzındaki vajinal akıntı yine eski katı, sümük halini alıyor. Spermler rahim ağzını geçtikten sonra rahim boşluğuna ulaşacak ve tüplere geçiş sağlayacaktır. Sağ ve solda bulunan bu tüplere spermler yarı yarıya dağılarak geçiş yapıyor ve hamilelik durumu yarı yarıya iniyor. Nedeni ise bu tüplerden yalnızca birinde bir adet yumurtanın bulunmasından dolayıdır. Yumurta şayet sol tüpteyse sağdaki tüpe giden spermler boşa gitmiş oluyor. Yumurtaya ulaşan spermlerin hepsi yumurtaya girebilmek için canla başla savaşırken başlarındaki enzim yumurtanın çevresindeki kabuğu eritmeye çalışıyor. Sperm içeri girdikten sonra kabuk kapanıyor başka spermler giremiyor. Yumurtaya girdikten sonra bu kere de çekirdeğe girmek için uğraşıyor ve kuyruğunu dışarıda bırakıyor ve bundan sonrasında yalnızca baş kısmındaki çekirdek devreye giriyor. 23 spermde 23 de yumurtada bulunan kromozom döllenince yeni birey ortaya çıkıyor. Yeni birey rahme gerçek ilerlerken kendi içinde çeşitli sayılara bölünüyor. Rahim boşluğuna yuvarlanarak giden yapı rahimde uygun bir yer bulunca kabuğundan kurtuluyor ve içerisindeki yapı rahme gömülüyor. Böylece bebek ilk kere anne ile buluşuyor. ANNE KARNINDAKİ BEBEK NASIL DOĞAR? BEBEĞİN OLUŞUMU… İnsan vücudundaki en önemli organlardan birisi de beyindir. Hamilelik devrinde mümkün bir ihtimalle beyinde gerçekleşebilecek olan hasar, direkt olarak bebeğin gelişimi etkileyeceğinden ötürü dış etkenlere karşı koruma edilmesi önemlidir. Vücudun öteki organlarına kıyasla daha büyük olan baş bölgesinin doğum kanalına ilk evvel girmesi de yaratılış mucizelerinden biridir. Doğum esnasında bebeğin başının ziyan görmemesi için ilk evvel baş giriyor ve hasar görmeden doğum gerçekleşmiş oluyor. Hamilelik devrinde ağrı olmadan yapılan kasılmalarla antrenman yapan rahim, yavaş yavaş doğuma hazır hale geliyor. Rahimde kasılmaların şiddeti artınca bebeği aşağı yanlışsız itmeye başlıyor. Kanalda döne döne ilerleyen bebeğin başı kemik çatıya en uygun yerini bulurken hasardan korunuyor. Baştan sonra omuzların ve bedenin doğumu oluyor ve rahim şiddetli kontraksiyonlarla dış dünyaya geliyor.
kuran da anne karnında bebek