🦕 Ağız Çevresinde Kızarıklık Nasıl Geçer

AftTedavisi – Ağız Yarası Nasıl Geçer? Tedavi altta yatan sebebin giderilmesiyle olur. Vitamin eksikliği olan kişilerde vitamin alımı, gıda alerjisinden kaynaklanan aftlarda ise o besinlerden uzak durulması gerekir. Yara oluşumundan sonra, daha da büyümesini önlemek için asitli içecekler, çok ekşi ve acı gıdaların Elayak hastalığının bir diğer adı da el ayak ağız hastalığıdır. Bu hastalığa bir virüs neden olur ve enfeksiyon sonucu ortaya çıkar. Son derece bulaşıcı ve döküntülü bir hastalıktır. Ağızda ya da ağız çevresinde yaralar olur. Eller, ayaklar, bacaklar ve kalçalarda döküntüler ve kabarcıklar oluşur. Bu 1409.2017. Peniste geçmeyen kızarıklık. Merhaba, 26 yaşındayım. Yaklaşık 1 senedir penisimde kızarıklık var. Kabuk tutuyor dökülüyor. Ama hep kızarıklık devam ediyor. Uç kısmında ilk başlarda ufacıktı. Şimdi neredeyse yarısını kapladı. GözAltı Çöküklüğünün Tedavisi: Yorgunluk, uykusuzluk, beslenmeye dikkat etmeme, vücudun susuz kalması gibi etkenlerde kendi önlemlerimizi aldığımızda bu sorununun önüne geçebiliriz. Yeterli miktarda su tüketimi, dengeli beslenme ve uyku düzeniyle göz altı çöküklüğünün kendiliğinden ortadan kalktığını Tuz Tuzlu su ile gargara ağız yaralarının tedavisinde fayda sağlayabilir. Tuz aynı zamanda aft ağrısını da hafifletir. Yarım bardak ılık suda bir çay kaşığı normal ev tuzu eritilir ve bu suyla günde birkaç kere hatta birkaç saatte bir bu suyla, yutmadan 15-30 saniye gargara yapılabilir. Karanfil yağı. Vajinalmantar enfeksiyonları, aşağıdaki gibi bir dizisi belirti ve şikâyetlere neden olabilir: Vajinal kaşıntı. Vulva adı verilen vajinanın çevresinde bulunan dokuda kaşıntı. Vajina çevresinde şişlik, ağrı, kızarıklık, döküntü. Beyazımsı-gri ve topak şeklinde vajinal akıntı görülebilir. 1Arpacık gözün mikroplanması nedeniyle olur, kızarıklık, hafif acı, ağrı ve rahatsızlık verir. Gözde arpacık ortalama 1 hafta içinde geçer. Elinizi kesinlikle arpacıktan uzak WMrXtU. Göbek deliğinde oluşan kaşıntı neden olur, bu durum nasıl geçer, göbek deliği çevresinde oluşan kaşıntılar için hangi yöntemleri kullanmalıyız, bunun için hangi doktora gitmeliyiz. Göbek deliği kaşıntısı, göbek deliğinin kolaylıkla enfeksiyon kapması nedeniyle görülmektedir. Göbek deliğinin çevresinde gelişen bir enfeksiyon deride kızarıklığa, kaşıntıya ve bazen de akıntıya neden olabilir. Yazımızda, göbek deliği kaşıntısı neden olur ve nasıl geçer? sorusunu cevaplamaya çalışacağız. İşte, detaylar; Göbek deliği kaşıntısını gidermek için yapılacak olan kaşıma hareketi, kaşıntının daha da şiddetlenmesine yol açacaktır. Kaşımaya devam etmek, tedavisi zor ikinci bir enfeksiyona da sebebiyet verebilir. Göbek deliği kaşıntısını gidermek için uygulanabilecek tedaviler, en başta kaşıntılı cildin yatışmasını sağlayacak doğal çözümlerdir. Mesela; Aloe vera, cadı fındığı ve soğuk kompres gibi uygulamalar göbek deliğindeki kaşıntıların hafiflemesine imkan sağlayacaktır. Göbek deliği kaşıntısına yol açan sebep bulunarak tedavisinin yapılması da çok önemlidir. Bundan dolayı, eğer göbek deliğindeki kaşıntı bakteriyel bir enfeksiyon ya da bir maya enfeksiyonu nedeniyle yaşanıyorsa, elma sirkesi, çay ağacı yağı ve yemek sodası kullanarak doğal çözüm elde edebileceğiniz gibi, mikropların da ölmesini sağlayabilirsiniz. Göbek deliği kaşıntısı belirtileriGöbek deliği kaşıntısı nasıl geçer?Göbek deliği kaşıntısı neden olur?Doğal kontakt dermatit tedavisi nasıldır?Göbek deliği dermatiti nedir?Göbek deliğini kaşımak tehlikeli midir?Göbek deliği kaşıntısı için hangi doktora veya bölüme gidilir? Göbek deliği kaşıntısı belirtileri Göbek deliği kaşıntısına neden olan faktörlerin yanında başka belirtilerde olabilir. Mesela; cilt tahrişinden kaynaklanan göbek deliği çevresinde kızarıklık ve şişlikler meydana gelebilir. Tahrişe uğrayan bölgede sıcaklık artışı ve çatlamalar yaşanabilir. Bazen kaşıntı yaşanan bölgede pul pul beyaz ölü deri dökülmeleri olabilmektedir. Bazen de maya enfeksiyonları, kaşıntılı sivilceye benzer şişlikler meydana getirebilir, ciltte hasar gören bölgelerinden akıntı ya da sızmalar yaşanabilir. Göbek deliği kaşıntısının temelinde ne olursa olsun, sizi hemen rahatlatabilecek birçok doğal tedavi yöntemi bulunmaktadır. Göbek deliği kaşıntısı nasıl geçer? Göbek deliğinde ve çevresinde yaşanan kaşıntının hafiflemesine katkı sağlayacak pek çok doğal tedavi yöntemi vardır. İşte, o doğal tedavi yöntemleri; Soğuk kompres; Göbek deliği kaşıntısının tedavisinde ilk uygulayabileceğiniz yöntemlerden biri soğuk kompres uygulamasıdır. Soğuk kompres, sinir uçlarının uyuşmasını sağlayarak, göbek deliğindeki kaşıntı ve rahatsızlığı azaltmaya katkı yapmaktadır. Uzmanlar, cilt tahrişlerinin önüne geçmek adına soğuk kompres uygulamasını tavsiye etmektedirler. Soğuk kompres uygulaması için; Plastik bir torbaya buz parçalarını koyup ağız kısmını sıkıca bağlayın ve bir havlu ile sarın. Buz torbasını 10 dakika kadar göbek deliğinize tutun. Göbek deliği kaşıntınız geçene kadar bu uygulamayı tekrar edin. Soğuk çay poşeti; Göbek deliğindeki kaşıntının doğal tedavi yöntemlerinden biri de soğuk çay poşeti kullanmaktır. Bu, göbek deliği kaşıntısında iki şekilde fayda sağlamaktadır. Birincisi, soğuk çay poşeti soğuk kompres etkisi yapmaktadır. İkincisi de, soğuk çay poşetindeki çayda doğal tanin maddesinin olması ve kaşıntıyı azaltması şeklindedir. Göbek deliği kaşıntısının tedavisinde soğuk çay poşetinin kullanımı; Bir tane siyah çay poşetini sıcak suyla doldurduğunuz kupaya koyun ve demlenmesini bekleyin. Çay poşetini birkaç dakika beklettikten sonra çıkarın ve soğuması için buzdolabına koyun. Soğuma işlemi tamamlandıktan sonra, çay poşetini göbek deliğine koyun. Bu uygulamayı dilerseniz papatya çayı ile de yapabilirsiniz. Cadı fındığı yağı; Diğer bir doğal tedavi yöntemi de cadı fındığı yağıdır. Cadı fındığı yağı şişliği ve kaşıntıyı azalttığı gibi, antiseptik özelliği ile de öne çıkmaktadır. Bu yağı göbek deliğinin etrafına bir miktar sürerek uygulayabilirsiniz. Göbek deliğindeki kaşıntının geçmesi için, uygulamayı günde 2-3 kez yapabilirsiniz. Aloe Vera jeli; Aloe vera bitkisinden elde edilen jel ile pek çok cilt problemine çözüm üretilebilmektedir. Antibakteriyel özelliği ile yaraların hızlıca iyileşmesini, bakteriyel enfeksiyonların gelişmesinin önüne geçilmesini ve cildin süratli şekilde yenilenmesini sağlar. Bu etkileri sağlayabilmek için tek yapılması gereken şey, az miktarda aloe vera jeli göbek deliği kaşıntısının olduğu bölgeye sürülmelidir. Kaşıntının iyileşmesini sağlamak amacıyla günde 2-3 defa uygulanmalıdır. Göbek deliği kaşıntısı neden olur? Kontakt dermatit; Göbek deliğinde kaşıntı oluşturan en yaygın sorun kontakt dermatittir. Cildin alerjik reaksiyona neden olan bir alerjenle temas etmesiyle birlikte görülmektedir. Cildin alerjik reaksiyon göstermesine yol açan ürünlerin başında kokular, sabunlar, takılar ve antibiyotik kremler gelmektedir. Bazı güneş koruyucularda güneşe çıkıldığı zaman fotoalerjik reaksiyon gösterebilmektedir. Bu durum ciltte kızarıklıklara, kabacıklara ve kaşıntılara yol açmaktadır. Kontakt dermatitin en yaygın nedenlerinden biri de nikeldir. Mesela; göbek deliğine takılan takılar genellikle nikelden üretilmektedir. Nikele karşı gelişen alerjik reaksiyon, genellikle piercing’in takıldığı göbek deliğinden başlar ve kaşıntıya neden olur. Doğal kontakt dermatit tedavisi nasıldır? Kontakt dermatit tedavisinde en etkili çözüm olarak organik Hindistan cevizi yağı gelmektedir. Bunun nedeni, Hindistan cevizi yağının antiinflamatuar ve antibakteriyel özelliklerinin olmasıdır. Hindistan cevizi yağı üzerinde yapılan araştırmalarda, kontakt dermatit nedeniyle meydana gelen cilt hasarlarının tedavisinde doğal bir nemlendirici olduğu görülmüştür. Antimikrobiyel özelliği sayesinde de cilt enfeksiyonu gelişmesinin de önüne geçilebilir. Göbek deliği kaşıntısının hafifletilmesi amacıyla belli bir miktar organik Hindistan cevizi yağı, doğrudan günde 2-3 defa göbek deliğine sürülmelidir. Bu uygulamayı da kaşıntı ve kızarıklık geçene kadar sürdürülebilir. Kontakt dermatitte, alerjiye yol açan alerjenlerden uzak durulması gerekmektedir. Bu, göbek deliği etrafında oluşan alerjik reaksiyonun yeniden gelişmesinin önüne geçilmesi açısından oldukça önemlidir. Dermatologlar, göbek deliğine takılacak olan takıların minimum 14 ayar altın, platin ya da paslanmaz çelik olmasını tavsiye etmektedirler. Göbek deliği dermatiti nedir? Göbek deliği dermatiti, göbek deliği derin olan ya da hijyene özen göstermeyenlerde rastlanan bir sorundur. Göbek deliğinde dermatit belirtileri olarak göbek deliğinde akıntı olması, göbek deliğinin çevresindeki ağrı, göbek deliğinde koku ve hatta göbek deliğinden kan gelmesi sayılabilir. Dermatit kaynaklı oluşan göbek deliği kaşıntısında kontakt dermatit tedavisiyle aynı yöntem izlenebilir. Eğer enfeksiyon belirtileri söz konusuysa Hindistan cevizi yağına bir miktar çay ağacı yağı ilave edip kullanabilirsiniz. Maya ve mantar enfeksiyonları; Göbek deliği nemli ve karanlık koşullarda olup, burası maya ve mantar enfeksiyonunun gelişmesi için uygun bir ortamdır. Maya enfeksiyonu kendisini göbek deliğinde kaşıntıyla göstermektedir. Mantar enfeksiyonu da göbek deliğinde yanma hissi ile birlikte kaşıntıyla kendini gösterir. Candidiaz adlı enfeksiyon, maya enfeksiyonunun en yaygın görülenidir. Candida mantarı, insanın cildinde doğal olarak yer almaktadır. Bunlar mide hizasında bulunan katlanma yerlerinde ve diğer nemli bölgelerde rahatça mantar enfeksiyonu oluşturabilmektedir. Bunların yanı sıra dar kıyafetler, sıcak hava ve hijyene önem verilmemesi de göbek deliğinde ve çevresinde enfeksiyona yol açabilmektedir. Maya ve mantar enfeksiyonunun doğal tedavisi; Maya ve mantar enfeksiyonlarının doğal yöntemlerle tedavisinde Hindistan cevizi yağı ve çay ağacı yağı karıştırılarak kullanılabilmektedir. Üzerinde yapılan çalışmalarda, Hindistan cevizi yağı ve çay ağacı yağının mantar önleyici özelliklere sahip oldukları belirlenmiştir. Bu çalışmalarda çay ağacı yağının candida mantarları da dahil olmak üzere türlü mantar enfeksiyonlarının tedavisinde, Hindistan cevizi yağı da maya enfeksiyonlarının tedavisinde etki ettiği görülmüştür. Göbek deliği kaşıntısının doğal tedavisi için aşağıdaki adımlar size yardımcı olacaktır; 2-3 damla kadar çay ağacı yağı ile 1 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağını karıştırın. Elde ettiğiniz bu karışımı, göbek deliği çevresine ve kaşıntılı bölgelere masaj şeklinde doğrudan uygulayın. Bu uygulamayı, mantar ya da maya enfeksiyonu iyileşene dek her gün 2 defa uygulayın. Bakteriyel enfeksiyon; Yaşanan göbek deliği kaşıntısının nedeni bakteriyel enfeksiyon olabilmektedir. Bakteriyel enfeksiyondan kaynaklanan bir göbek deliği kaşıntınız varsa, buna akıntı da eşlik edebilmektedir. Mantar enfeksiyonunun gelişmesinin nedeni olan nemli ortamlar, bakteriyel enfeksiyonlar açısından da geçerlidir. En yaygın cilt sorunlarından biri olan ve pişik olarak bilinen intertrigo da göbek deliği kaşıntısına yol açmaktadır. Pişik, daha çok katlanmış, birbirine sürtmekte olan nemli yerlerde meydana gelmektedir. Göbek deliğinde pişik belirtileri bakteriyel enfeksiyon kaynaklı olarak göbek deliğinde sızıntı, göbek deliğinde şiddetli kaşıntı ve kötü koku oluşması sayılabilir. Bakteriyel enfeksiyonun doğal tedavi yöntemleri; Her türlü enfeksiyonda buna yol açan bakteri ve mikropların ortadan kaldırılması gerekir. Göbek deliğindeki bakteriyel enfeksiyonun tedavisinde en etkili doğal yöntem elma sirkesinin antiseptik özellikleridir. Elma sirkesindeki mikrop öldürme etkisi, içeriğindeki asetik asittir ve antiseptik amacıyla kullanılabilmektedir. Düşük bir yoğunluğu olsa bile asetik asit, bakterileri en etkin şekilde yok etmektedir. Elma sirkesinin pH düzeyinin düşüklüğü de kaşıntının azalmasına katkı sağlamaktadır. Bakteriyel enfeksiyonun elma sirkesiyle doğal yollardan tedavisi için; Belli miktarda elma sirkesi ile aynı miktarda suyu karıştırın. Pamuk veya pamuklu bir bezi bu karışıma daldırın. Bakterileri ve mikropları öldürmek için göbek deliğinin çevresine masaj yaparak sürün. Bu uygulamayı, göbek deliği kaşıntısı ortadan kalkana kadar günde 2-3 kere gerçekleştirebilirsiniz. Göbek piercingi nedeniyle enfeksiyon kapılması; Göbek deliği kaşıntısı, göbek deliğine takılan piercingin enfeksiyon kapmasından dolayı olabilmektedir. Uygulamayı gerçekleştiren merkezlerde, genellikle enfeksiyon kapılmaması için nelerin yapılması gerektiği kişiye anlatılır. Ama göbek deliğine kirli ellerle temas edilmesi ya da başka yollarla göbek deliğine mikrop bulaşması söz konusu olabilmektedir. Piercing kaynaklı enfeksiyonun doğal tedavi yollarından biri tuz solüsyonu kullanmaktır. Buna göre şu aşamaları takip edebilirsiniz; ½ çay kaşığı kadar deniz tuzunu önceden kaynatılmış bir bardak ılık suyla karıştırın. Bu suyu soğuttuktan sonra, temiz bir bez yardımıyla göbek deliğindeki piercing bölgesine sürün. Sürdükten sonra 10 dakika kadar bekleyin. Daha sonra da kuru bir bez ile göbek deliğini silip temizleyin. Piercing kaynaklı göbek deliği enfeksiyonu iyileşene kadar, günde 2 defa bu uygulamayı gerçekleştirin. Göbek deliğinde sedef hastalığı olması; Göbek deliğinin içinin yoğun bir şekilde kaşınmasına yol açan nedenlerden biri de sedef hastalığıdır. Bir cilt hastalığı olan sedefte kaşıntı ve kızarıklık olmaktadır. Göbek deliği, fleksural sedef hastalığı nedeniyle etkilenmektedir ve göbek deliği kaşıntısı yaparak kızarıklığa yol açmaktadır. Sedef hastalığının belirtilerinin tam tersi, bu durum göbek deliğinde kırmızı ve deri döküntüsü şeklinde görülmez. Genellikle cilt çatlakları ve kaşıntı meydana gelir. Göbek deliğinde görülen sedef hastalığı, bir takım doğal yöntemlerle iyileştirilebilir ve belirtileri azaltılabilir. Bunların başında yemek sodası gelir. Yemek sodası, sedef hastalığına bağlı gelişen kızarıklıkları, göbek deliğindeki kaşıntıyı ve ciltteki tahrişi azaltmaktadır. Kaşıntıların hafifletilmesi amacıyla yemek sodası macununu evde kendiniz hazırlayabilirsiniz. Öncelikle 1 çay kaşığı kadar yemek sodası ve suyu karıştırıp macun haline getirin. Elde ettiğiniz macunu, her gün 2 kez göbek deliğine sürün ve 10 dakika beklettikten sonra temizleyin. Gebelikte göbek deliğinde kaşınma; Gebelik döneminde karın bölgesi gerilir ve bu durumda da göbek deliğinde kaşıntı meydana gelir. Hamilelik dönemlerinde cilt kaşıntısı çok sık yaşanmaktadır. Bu durum, vücuttaki fiziksel ve hormonal değişimler nedeniyle olmaktadır. Gebelikte göbek ve karın bölgesinde kaşıntılar oldukça yaygın bir durumdur. Hafif şiddetteki kaşıntılar anne karnındaki bebeğe herhangi bir zarar vermez. Fakat bütün gece boyu devam eden şiddetli kaşıntı, hamileliğin intrahepatik kolestazı denen bir karaciğer bozukluğundan dolayı olabilir. Bu şekilde bir göbek deliği kaşıntısı söz konusuysa, vakit kaybetmeden doktorunuza görünmenizde fayda vardır. Tahtakurusu ısırması; Göbek deliği kaşıntısı veya karın bölgesindeki kaşıntıların diğer bir nedeni de tahtakurusu ısırıkları olabilir. Tahtakurusu kanla beslenen bir canlıdır ve ısırıkları kişinin cildinde kaşıntılı bir kabarıklık meydana getirir. Bunun yanı sıra, tahtakurusu ısırdığı yerde alerjik reaksiyona neden olabilecek kalıntılar ya da yumurta bırakabilmektedir. Göbek deliği kaşıntısının tahtakurusu ısırığından kaynaklandığını düşünüyorsanız, doğal tedavisi için çay ağacı yağını rahatlıkla kullanabilirsiniz. Göbek deliğindeki kaşıntı nasıl iyileşir? Göbek deliğinde kaşıntı yaşandığı zaman, cildin tahriş olmasının önüne geçmek için şunları uygulayabilirsiniz; Göbek deliğinin nemlendirilmesi; Göbek deliği Kakao yağı, Hindistan cevizi yağı, E vitamini yağı gibi yağlarla doğal olarak nemlendirilebilir ve cildin kurumasının önüne geçilebilir. Hijyene özen göstermek; Göbek deliğinizi kirden, bakterilerden ve mikroplardan korumalısınız. Cildinizi tahriş edebilecek temizlik ürünlerini kesinlikle kullanmamalısınız. Göbek deliğinin kurulanması; Özellikle yaz mevsiminde duş sonrası göbek deliğinizi ıslak bırakmayın ve mutlaka kurulayın. Ayrıca terlediğinizde de bu bölgedeki teri silip temizleyin. Kaşımayın; Göbek deliğinizi mümkün olduğunca kaşımaktan imtina edin. Çünkü kaşımak göbek deliğinde enfeksiyona yol açabilir. Göbek deliğini kaşımak tehlikeli midir? Göbek deliğindeki kaşıntı çoğunlukla zararsız bir durumdur ve çok ciddi sonuçları olmaz. Fakat bakteriyel enfeksiyon durumunun daha da kötü hale gelmesi ve tıbbi müdahalenin gerekli olma olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Ciltteki enfeksiyonlar gerektiği şekilde tedavi edilmediği taktirde, hiç beklenmedik ciddi sonuçlara neden olabilir. Bundan dolayı, göbek deliği kaşıntısıyla birlikte aşağıdakiler de varsa kesinlikle doktorunuza görünmelisiniz; Göbek deliği çevresine yayılım gösteren kızarıklıklar, Kaşıntı olan bölgedeki sıcaklık hissi, Göbek deliğinden sıvı sızıntısı olması, Mide bulantısı ve kusma olması. Göbek deliği kaşıntısı için hangi doktora veya bölüme gidilir? Göbek deliği kaşıntıları için Dermatoloji Cildiye bölümüne gitmelisiniz, aksi durumda doktorunuz sizi ilgili bölüme sevk edecektir. Kaşıntı neden olur ve kaşıntının tedavisi Kaynak Bu yazı, kaynak alınarak özgün olarak oluşturulmuştur. Cildin yapısında normalin dışında bir nedenden kaynaklanan cilt semptomlarıdır. Yanma hissi olsun ya da olmasın kızarıklık geçici ya da kalıcı olarak görülebilir. Bazı içsel ve dışsal faktörlerin durumu kötüleştirdiği bilinmektedir Hava ve sıcaklık değişimleri sıcak-soğuk; Sıcak ve baharatlı yiyecekler, sigara ve alkol vb. içmek vb. Gül hastalığı ve gül hastalığının başka bir versiyonu olan kuperoz, çoğunlukla yüzde kızarıklığın ve görünür kılcal damarların ortaya çıkmasıyla kendini belli eder. Ancak sebepler sadece bunlar değildir. Genişleyen kan damarlarına neden olan bazı dermatolojik hastalıklar da kuperozu uyarır ve bu kızarıklık görünümünün nedeninin anlaşılabilmesi için altında yatan nedenlerin de araştırılması gerekmektedir. Ek olarak, bazı ilaç kullanımlarının da damarların genişlemesine neden olabileceği veya mevcut olan kılcal damar görünümünü artırabildiği bilinmektedir. Bu nedenle, öncelikle olarak uzman bir dematoloğa danışılması gerekmektedir. Kuperoz, kılcal damarlarının genişlemesidir. Yüzeyde bulunan damar ağı, yüzdeki kırmızımsı doğrusal çizgilerden oluşan bir "kılcal sistem" oluşturur. Bu ağa etki eden bazı faktörler, kişiye ve kişinin cilt tipine, yaşa, iç veya dış etkenlere ya da sıcaklık değişimlerine bağlı olarak değişebilir. Cilt yüzeyindeki kılcal damarlar genişlemeye ve bu damarların renkleri parlak kırmızıdan mora hatta mavimsiliğe bile dönebilmektedir. Özellikle yüz bölgesinde farklı alanlar da bu durumdan etkilenmektedir. Bazen sadece burun delikleri etkilenir, bazen de elmacık kemikleri ve yanaklar... Bakıldığında elmacık kemikleri ve yanak bölgesinin en çok etkilenen alanlar olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, tüm yüz de etkilenebilir. Kılcal kan damarların çıplak gözle görülmesi zor olduğu ve kızarıklık görünümünün daha baskın olduğu durumlarda ise bu duruma eritroz denir. Kuperoz, merkezi kırmızı bir noktadan etrafa yayılan yıldız şekilli vasküler bir ağ olarak kendini belli eder. Çoğu durumda kuperoz altta yatan herhangi bir hastalık ile ilişkili değildir. Gül hastalığının bir formu olup yavaş ve aşamalı olarak ortaya çıkar. Kuperoz ortaya çıkmadan önce kızarıklıklar oluşabilir. Gül hastalığının diğer belirtileri eritroz ve muhtemelen kırmızı papüller küçük lekeler veya kabarcıklardır. Hava ve sıcaklık değişimleri büyük rol oynar. Aynı zamanda güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmak da ana sebepler arasındadır. Kuperozdan kimler etkilenir? Açık tenli cilde sahip kişiler daha fazla etkilendiği bilinmektedir. Gül hastalığının belirtileri nelerdir? Gül hastalığı, sadece yüzü, özellikle burun, yanak bölgesi, alın ve çeneyi etkileyen yaygın bir dermatolojik rahatsızlıktır. Gözler de etkilenebilir oküler gül hastalığı ancak bu daha nadir rastlanan bir durumdur. Gül hastalığı akne değildir. Gözle görülebilen bu cilt problemi genellikle psikolojik olarak da oldukça zorludur. Çünkü cilt tonu eşitsizliğine neden olur ve kişinin yaşam kalitesini ve psikolojisi de negatif yönde etkilemektedir. Üç farklı form şeklinde, üç semptom tipi bulunmaktadır 1/ Papülopüstüler Form Kuperozdan bağımsız olarak yüzde kızarıklık görünümüyle birlikte ortaya çıkar yanak ve burun bölgelerinde küçük genişlemiş kılcal damarlar. Yüzde hızlı yayılan sıcaklık hissi ile de kendini gösterebilir. 2/ Eritroz Eritroz, sadece yüz bölgesinde bulunan akneye benzeyen kırmızı lekeler ve küçük püstüller, ancak komedon harici kızarıklıkların alevlenmesi ile meydana gelir. 3/ Hipertrofik Form Burun bölgesinde büyük ve engebeli bir görünümle kendini belli eder. Çok daha nadirdir ve neredeyse sadece erkekleri etkiler. Buna rinofima denir ve birçok insanın düşündüğünün aksine alkol tüketimiyle ilişkili değildir. Tüm bu belirtiler, genellikle önemli ölçüde rahatsız hissine ve yaşam kalitesinin bozulmasına neden olur. Gül hastalığının sebepleri nelerdir? Genetik Faktörler Kuzey Avrupa bölgelerindeki açık tenli kadınlar özellikle etkilenmektedir. Dış Etkenler Gül hastalığı başlıca nedenleri, güneşin zararlı ışınlarına maruz kalma, sıcaklık değişimleri ve bazı maddelerin kullanımıdır alkol ve yemeklerde baharat kullanımı. Tetikleyici Etkenler Yeme ve içme alışkanlıkları Kılcal kan damarlarının fonksiyonlarındaki anormallik Ciltte kızarıklık görünümüne neden olur. Gül hastalığından kimler etkilenir? Gül hastalığı, erkeklere oranla kadınlarda üç kat daha fazla görünmektedir ve yapılan araştırmalar sonuucnda açık tenli insanların daha çok etkilendiği görülmektedir. Semptomlar genellikle 30 yaşla birlikte daha fazla görülmektedir. Üst yaş sınırı ise 50 yaş seyrindedir. Gül hastalığının sık görülen bir özelliği, hassas ciltlerde ortaya çıkmasıdır. Ürün Önerilerimiz Durulama gerektirmeyen temizleyici Hassas Ciltler Normal cilt Misel Teknolojisi Sensibio H2O Hassas ciltler için durulama gerektirmeyen misel temizleme suyu Kimin için? Yetişkinler, Gençler Durulanan günlük temizleyici Hassas Ciltler Patenti Sensibio Foaming Gel Hassas ve nem kaybı yaşayan ciltlere özel durulanan misel temizleme jeli Kimin için? Yetişkinler, Gençler Bakım Kızarıklık Eğilimli Ciltler Rosactiv™ Patenti Sensibio AR BB Cream Kızarıklığa eğilimli hassas ciltlerin kızarık görünümünü azaltmaya ve cilt tonunu eşitlemeye yardımcı BB krem Kimin için? Yetişkinler, Gençler Bakım Kızarıklık Eğilimli Ciltler Rosactiv™ Patenti Sensibio AR Kızarıklık sorunu olan hassas ciltler için kızarıklığın giderilmesine yardımcı, yatıştırıcı ve nemlendirici bakım kremi Kimin için? Yetişkinler, Gençler Yüzde kızarıklık, ciltte farklı nedenler sonucunda kırmızı renk değişikliği görülmesi olup kızarıklığa neden olan hastalık belirlendikten sonra uygun tedavi yöntemi EdilmezseGebelikteBebeklerdeHangi DoktorTümüYüzde Kızarıklık Nedir?Yüzde çeşitli faktörlere bağlı olarak ciltte kırmızı yönünde bir renk değişikliği sonucu kızarma meydana gelir. Kızarıklık birçok etkene bağlı olarak ortaya altında meydana gelen kanlanma artışı cildin daha kırmızı görünmesine neden olur. Cilt kızarıklığı, güneşe maruziyet gibi basit bir nedenden dolayı ortaya çıkabileceği gibi sistemik bir hastalığın da habercisi kızarıklığının ayrımında önemli olan, kızarıklığın dağılımı ve şekli, ne kadar süredir var olduğu ve ek bir semptom gösterip göstermediğidir. Kızarıklıkla birlikte ciltte yanma, kabarıklık, kaşıntı ve döküntü olabilir. Kızarıklığın niteliğine, oluşma süresine ve diğer şikayetlere göre altta yatan neden kızarıklık, kişinin aldığı besinlere, alkol kullanımına, cinsiyetine ve hormonal durumuna göre fizyolojik olarak maruziyet, egzersiz sonrası kızarıklık, panik durumlarında meydana gelen yüz kızarması da fizyolojiktir ve tehlikeli bir durum oluşturmaz. Bazı kanser tiplerinde, tiroid bezleri fazla çalışan kişilerde, sistemik hastalığa sahip kişilerde ve bazı nörolojik hastalıklarda yüz kızarıklığı yani gül hastalığında da yüz kızarıklığı tipiktir ve uzun süre kalıcıdır. Yüzde Kızarıklık Belirtileri Nelerdir?Yüzde pembe/kırmızı yönde renk değişimi kızarıklık olarak tanımlanır ve kızarıklık, dağılıma, yerleşime, döküntülü- kaşıntılı olup olmamasına, kabarık veya yüzeyel oluşuna göre değişkenlik eşlik eden başka şikayetler de olabilir ve bu şikayetler kızarıklığa neden olan altta yatan hastalık hakkında fikir verebilir. Kızarıklığa neden olan etkene göre yanma, kaşıntı, döküntü, pullanma da eşlik hastalıklarda kızarıklıkla birlikte diğer vücut kısımlarında, kol ve bacaklarda da benzer lezyonlar görülebilir, cilt tutulumuna ek olarak iç organ tutulumu da olabilir ve tutulan organa göre farklı belirtiler ortaya kas hastalıklarında yüzde ve diğer vücut bölgelerinde kızarıklığa ek olarak kas güçsüzlüğü, kas ağrıları, eklem ağrıları gibi belirtiler varlığında, kanserin türüne göre farklı şikayetler eşlik edebilir. Kilo kaybı, halsizlik, kronik yorgunluk, tüm kanser tiplerinde görülen ortak kullanımına bağlı yüz kızarıklığında kızarıklığa baş ağrısı, uyku hali eşlik beslenme sonrası yüz kızarıklığında mide ağrısı, mide yanması, hazımsızlık gibi şikayetler eşlik Kızarıklık Nedenleri Nelerdir?Yüz kızarmasının altında yatan pek çok fizyolojik ve patolojik durum vardır. Yüz kızarıklığı tek başına bir hastalık için belirleyici bazı hastalıklarda görülen karakteristik kızarıklıklar hastalık hakkında bilgi edinmeye yardımcı olur. Kızarıklık, deri altında kan dolaşımının artışı sonucu yoğun kanlanmadan dolayı ciltte kırmızı yönünde bir renk değişikliği meydana artışının yanında deride meydana gelen otoimmün reaksiyonlar da deride renk değişikliklerine neden olur. Rozasea olarak da geçen gül hastalığında kızarıklık kroniktir ve yüzde ısı artışı da etki eder. Bazı gıdaların ve alkol kullanımının da yüzde kızarmaya ve ısı artışına etkisi Yaz aylarında güneş ışınlarının yoğun olduğu saatlerde güneş altında uzun süre bulunmak cilt yanıklarına neden olur ve birkaç gün süren kızarıklık yaratır. Kızarık görüntü ile birlikte güneş kaynaklı durumlarda ciltte yanma da hissedilir. Güneş koruyucu krem veya losyon kullanmadan direkt güneş ışınlarına maruz kalmak doğru değildir. Güneşin zararlı ışınları deride bozukluğa neden olur. Sıcak iklimlerde özellikle öğle saatlerinde uzun süre güneşte kalmak ciddi yanıklara neden olur. Solaryum altında da UV ışığa maruziyet, gereken süreyi aştığı zaman kötü sonuçlara neden olur. Ciltte yanıklar oluşur ve kızarma/ten renginde fazla koyulaşma tablosu ortaya ilaçlar Kalp yetmezliğinde kullanılan beta bloker ajanların yan etki olarak ciltte kızarıklık gibi sonuçları vardır. Bunların dışında bazı antibiyotikler, aspirin, kanser ilaçları, epilepsi ilaçları ciltte kızarıklığa neden olabilir. Kızarıklığa döküntüler de eşlik edebilir. Bu ilaçların dışında diğer birçok ilaca karşı da alerjik reaksiyon gelişme riski vardır. Alerjik reaksiyon sonucu deri döküntüleri, kızarıklık, kaşıntı gibi şikayetler ortaya Ağır yemeklere sahip bir öğünün ardından yüzde kızarma meydana gelmesi normaldir. Yağlı, baharatlı ve özellikle acı besinler sonrası yüzde kızarma, sıcak basması, ciltte ısı artışı normaldir ve birkaç saat içerisinde düzelir. Sıcak içeceklerin tüketimi de aynı etkiyi kullanımı Yüksek oranda alkol alımını takiben 15-20 dakika içerisinde yüzdeki kılcal damarların genişlemesi ve kanlanmanın artışı ile birlikte yüzde kızarıklık meydana gelir. Alkol alımına bağlı yüz kızarıklığına baş ağrısı da eşlik edebilir. Alkol oranının yoğunluğu ile kızarıklığın başlama süresi doğru Egzersizle birlikte kaslarda enerji metabolizması sonucu artan ısı miktarı, kızarıklığa neden olur. Fizyolojik olan bu durum geçicidir genellikle egzersizden sonra soğuma ile nedenler Hormonal değişiklikler vücutta kan dolaşımını etkileyerek cilt renginde değişikliğe neden olabilir. Menstrüel dönemde hormonların artışı ile kadınlarda vücut ısısında artma, terleme, yüzde kızarma gibi etkiler görülebilir. Menopoz döneminde de aynı etkiler kadınlarda görülür. Bu durum Bir yiyeceğe veya ilaca karşı vücutta meydana gelen alerjik reaksiyonlar sonucu ciltte kaşıntılı, döküntülü kızarıklıklar oluşabilir. Kurdeşen olarak adlandırılan bu cilt lezyonları bazen hayati risk taşıyabilir. Alerji sonucu meydana gelen reaksiyonlar hayati fonksiyonları bozabilir. Yüzde kızarıklık ve kaşıntı ile kendini belli Yüzde kızarıklık, kaşıntı, pullanma, çatlama, döküntülerle seyreden cilt rahatsızlığıdır. Herhangi bir vücut bölgesinde olabilir. Yüzde de görülebilir. Kozmetik açıdan kişiyi rahatsız etse de ciddi bir risk oluşturmaz. Yüzde kızarıklık kaşıntı ve pullanma ile kendini belli eder. Yüzde kızarıklık ve pul pul dökülme egzamayı Gül hastalığı veya roza olarak da bilinen rozasea, kronik seyreden, tekrarlayıcı ataklara sahip olabilen, tipik olarak yüzde kızarıklığa neden olan bir deri hastalığıdır. Damarlardaki genişlemeler sonucu meydana gelir ve ödem eşlik edebilir. bazı alt tiplerinde iltihabi akneler de eşlik edebilir. Güneşe maruziyet, stres, aşırı sıcak veya soğuk, genetik etkenler, alkol kullanımı, sindirim sistemi rahatsızlıkları gül hastalığını tetikleyebilir. Deri tutulumuna ek olarak göz tutulumuna da neden olur ve gözde sulanma, yanma, ağrı ve ışığa hassasiyet eşlik Lupus Eritematozus Otoimmün bir hastalık olan SLE’de bilinmeyen nedenlerle otoantikorlar üretilir. Bu otoantikorlar vücudun kendisine karşı savaşmasına neden olur ve birçok sistemde bozulmalar meydana getirir. Birden çok sistemi etkileyen bu sistemik hastalıkta yüz kızarıklığı tipik olarak görülür. Yüzde kelebek şeklinde kızarıklığa neden olur. kızarıklık burun kenarları ve yanaklar ile sınırlıdır. Keskin sınırları olan kızarıklık parlak kırmızı renkte, yüzeyel veya deriden kabarık şekilde meydana gelebilir. Kızarıklık, kafa derisinde de kendisini gösterebilir. Yüz kızarıklığına ödem de eşlik edebilir. Cilt değişiklikleri ile birlikte bu hastalıkta nörolojik tutulum, eklem tutulumu, kalp ve akciğer tutulumu, ağızda yaralar, böbrek tutulumu görülür. Mutlaka kontrol altına alınması gereken, aksi takdirde vücudun kendi kendisine karşı yıkım yaratarak doku kaybına ve ölüme yol açan ciddi bir İnflamatuar kas hastalıklarından olan dermatomyozit ve polimyozitte vücudun kendisine karşı ürettiği otoantikorlar kas hücrelerinde etkileşime girer ve kaslarda yıkım ile karakterizedir. Bu hastalıklarda yüz kızarıklığı karakteristiktir. Bazı alt tiplerinde göz çevresinde alın ve yanaklar üzerinde pembemsi renklerdedir. Güneşe maruziyet ile bu kızarıklıklar artar. Bazı alt tiplerde boyun bölgesinde ve ellerde de kızarıklık görülür. Cilt bulgularına ek olarak kas güçsüzlüğü, kaslarda zayıflık ve kas erimesi görülür. Kalp ve eklem tutulumu da Deri ve iç organların bağ dokularında fibrozis ile karakterize bir hastalıktır. Deri ve iç organlarda kollajen birikimi vardır. Aynı zamanda küçük damar patolojileri de mevcuttur. Sklerodermanın farklı alt tipleri vardır. Bazı alt tiplerinde yalnızca cilt tutulumu gözlenir, bazılarında cilt tutulumu olmadan yalnızca iç organ tutulumu gösterirken bazı tipler hem cilt hem iç organ tutulumu ile karakteristiktir. Sklerodermada deride kollajen artışından dolayı deri sertliği vardır ve bu sertlik ilerleyen zamanlarda kasların kasılmasına ve hareketine engel olur. sklerodermada yüz görünümü tipiktir. Sert deriye sahip yüz, parlak ve kırmızıya yakın bir renktedir ve hareket kısıtlılığından dolayı maske yüz olarak nedenler Anksiyete yüz kızarıklığına en sık neden olan psikolojik problemlerdendir. Duygu değişimleri, utangaçlık, panik durumları yüzde kızarıklığa neden olur. Bu durumda psikoterapi almak faydalı hastalıkları Bakteriyel veya viral enfeksiyonlarda vücutta meydana gelen ateş ve terleme ile birlikte yüz kızarıklığı da görülebilir. Enfeksiyon, basit bir üst solunum yolu enfeksiyonundan iç organlarda kendini gösteren enfeksiyon tiplerine kadar hemen her türde ateşe neden olabilir ve bu durum yüzde kızarıklığa neden Böbrek üstü bezinden adrenalin salgılayan hücre tümörleri, vücutta adrenalin salgısını arttırır ve kişide heyecan durumu yaratarak bunun sonucunda kalp çarpıntısı, terleme, yüzde kızarıklık gibi durumlara yol açar. Aynı zamanda tiroid bezinin tümörleri de tiroid hormonlarının fazla salgılanmasına yol açar ve vücutta metabolizmayı hızlandırır, kalbi normalden fazla çalıştırır, dokuların fazla kanlanmasına neden olur ve yüzde kızarıklığa neden olur. Karaciğer metastazı olan diğer kanser türleri de yüzde, kol ve bacaklarda ani kızarıklığa neden olur. Yüzde Kızarıklık TeşhisiYüz kızarması, altta yatan hastalığın bulunması ve uygun tedavi seçimi ile ortadan kalkabilen bir yüzde kızarıklığa neden olan birçok farklı hastalık grubu vardır ve yüz kızarıklığı tek başına bir hastalık için fikir oluşturmaz. Eşlik eden şikayetlere göre uygun tetkikler istenir ve doğru tanıya öyküsü Hastadan alınan öykü ile kızarıklığın ne zaman ortaya çıktığı, sürekli mi olduğu veya herhangi bir durum sonrası mı ortaya çıktığı, daha önce böyle bir şey yaşayıp yaşamadığı, geçirdiği hastalıklar, mevcut hastalığı olup olmadığı, kullandığı ilaçlar, aile geçmişi muayene Yapılan fizik muayene ile, yüzdeki kızarıklığın dağılımı, kabarık mı yüzeyel mi olduğu, döküntülü olup olmadığı, rengi, vücudun başka yerinde var ise bunların tipi ve dağılımına bakılarak ayırıcı tanıya gidilir. Hastada eşlik eden şikayetlere göre fizik muayene aşaması değişkendir. Tümör kaynaklı durumlarda, karın muayenesi, steteskop ile kalp ve akciğer muayenesi yapılabilir. Eklem tutulumundan şüphe edilen durumlarda eklem hassasiyeti, tutulan eklemlerde tutulum şekline bakılabilir. Şikayetlerin şekline göre oldukça değişken olan bu aşamada alınan bilgiler tanıya götürmede çok biyopsisi Tanıya gitmede oldukça yardımcı olan deri biyopsisi ile, ciltte kızarıklığa neden olan hastalığı araştırmak için lezyonun olduğu yerden biyopsi alınır ve patoloji laboratuvarında incelemeye gönderilir. Yüzde pek uygulanmayan bu yöntem ile, nedeni bulunamayan lezyonlarla ilgili bir fikir testleri Yüzde kızarıklığa neden olan hastalığı bulmak amacıyla laboratuvar testleri istenir. Alınan kan örneklerinde hormon düzeylerine bakılır. Tümör belirteçlerine bakılır. Enzim düzeylerine testler Otoantikorları araştıran bu testlerde kandaki antikor düzeylerine bakılarak otoimmün hastalık varlığı kültürü Enfeksiyon etkenini dışlamak veya saptamak için kan kültürü yapılır. Aynı zamanda şikayetlere yönelik boğaz kültürü, idrar kültürü de yapılabilir. Kültür ile etken bakteri üremesi sağlanır ve bakteri örneği alınarak mikroskopta incelenir, bakterinin türü saptanır ve tanıya incelemeler MRI, röntgen, ultrasonografi, renkli doppler ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, kemik yoğunluğu ölçüm cihazları yüz kızarıklığına eşlik eden belirtilere göre kullanılabilir. Tümör kaynaklı olan durumlarda, damar hastalıklarında tanıda bu yöntemler oldukça yardımcıdır. Görüntüleme yöntemlerinde elde edilen hastalık bulgularına göre yorumlama yapılır, tanıya Kızarıklık TedavisiYüzde kızarıklık tedavisinde önemli olan nokta kızarıklığa neden olan hastalığı tespit etmektir. Altta yatan hastalığa göre tedavi rejimi belirlenir ve tedaviye uyum ile hastalık sorunsuz bir şekilde TedaviAntibiyotikler/antiviraller Enfeksiyon kaynaklı olan yüz kızarıklığında enfeksiyon etkenine göre uygun antibiyotik seçimi yapılır. Antibakteriyel veya antiviral ajanlar, yaş grubuna göre uygun şekilde uygun doz ve sürelerde belirlenir ve enfeksiyonun tedavisi ile neden olduğu yüz kızarıklığı ortadan Otoimmün hastalıklarda, bağışıklığı baskılamak hastalık tedavisinde ana hedeftir ve bu amaçla kortikosteroid grubu ilaçlar seçilir. Skleroderma, inflamatuar kas hastalıkları, SLE hastalığı gibi otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi baskılayıcı ajanlar ile hastalık durdurulur ve cilt lezyonları ortadan supresif ajanlar Metotrexat, azatiyopürin gibi baskılayıcı ilaçlar, steroidlerle birlikte verilebilir. Otoimmüniteyi baskılamak için penisilamin Skleroderma hastalarında kullanılır. Ciltte ve dokulardaki kollajen birikimini inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerleri Yüksek tansiyonun eşlik ettiği, kalp tutulumuna bağlı kalp yetmezliği görülen durumlarda bu grup ilaçlar kullanılır. Kaptopril, enalopril gibi ajanlar tercih edilir. Anjiotensin reseptör blokerleri de tercih edilebilir. Losartan bu grupta tercih edilebilen ilaçlardandır. Böbrek tutulumuna bağlı yüksek tansiyon krizlerinde tercih ajanlar/antidepresanlar Anksiyete, heyecan, duygu durum bozuklukları, çekingenlik gibi psikolojik kaynaklı meydana gelen yüz kızarıklıklarında, nedenin psikolojik olduğuna karar verilince ve psikoterapinin yeterli olmadığı durumlarda bu ilaçlar kullanılır. Kişide sakinlik hissi yaratır ve anksiyete krizlerini koruyucular Güneşe maruziyetle gelişen yüz kızarıklıklarında güneş koruyucu losyon ve krem kullanılmalıdır. Yüksek faktör kremler, güneşin zararlı ışınlarına karşı cildi koruyarak kızarıklığın önlenmesinde yardımcı olurlar. bununla birlikte güneş ışınlarının dik açıyla geldiği ve yüksek etki gücüne sahip olduğu öğle saatlerinde, özellikle yaz mevsiminde gölgede durmak, güneşten kaçınmak Kanser ile ilişkili yüz kızarıklıklarında, saptanan kanser türüne ve evresine göre kemoterapi ve radyoterapi belirlenir. Uygun dozlarda kürler ile tedaviye başlanır. Antikanser ilaçlarla kanserli hücreleri küçültmeyi amaçlayan kemoterapi sonrası, küçülen tümör ameliyat ile TedaviEklem tutulumu, kas ve iskelet anormalliklerine neden olan hastalıklarda, kas erimesi, kas güçsüzlüğü gibi şikayetlerde fizik tedavi uygulanır. Kaslarda küçülmenin önlenmesi, kemiklerde meydana gelen bozuklukların önlenmesi veya düzeltilmesi amacıyla fizik tedavi başarı meydana gelen damar genişlemesine yönelik lazer tedavisi uygulanır. 6-8 hafta süre ile değişen seans sıklığına sahip uygulamada kalıcı iyileşme sağlamak için, uygulama sonrası güneşten korunma, güneş koruyucu sürmeden güneşe çıkmama, damarların genişlemesine neden olan sıcak duştan ve yoğun egzersizden kaçınma GirişimTümör kaynaklı hastalıklarda, kemoterapi ile tümörü küçültme işleminden sonra, ameliyat ile alınacak boyuta ulaşmış tümör, genel anestezi altında hastadan uzaklaştırılır. Tedavide son ve önemli bir noktayı koyan cerrahi müdahale ile kanser tamamen çözülür ve hastada şikayetler Kızarıklık Tedavi EdilmezseYüzde kızarıklığa neden olan hastalıklar çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Kronik kötü gidişli bir hastalık kaynaklı olabileceği gibi, yemek sonrası, alkol alım sonrası ortaya çıkıp saatler sonra geçebilen basit kızarıklar da uzun sürüyorsa, döküntülere ve ödeme sahipse, belirli dönemlerde nüks ediyorsa ve eşlik eden başka şikayetler de varsa mutlaka uzmana başvurulması yatan hastalığın türüne göre, ilerleyiş değişkenlik gösterir. Kanser varlığında mutlaka tedaviye başlanması ve geç kalınmaması gerekir, ölümcül Yüzde KızarıklıkGebelikte yüz ve diğer deri kısımlarında meydana gelen kızarıklıklar fizyolojiktir. Gebelik sürecinde artan kan volümü ve artan kan dolaşımı cilt altı kan damarlarında genişlemeye yol dokular fazla kanlanır ve cilt rengi kırmızıya yakın görünür. Genellikle yanaklarda kızarıklık olarak kendini belli eğer döküntülü, kaşıntılı, deriden kabarık, vücutta yaygın şekilde ise mutlaka uzmana başvurulmalı ve altta yatan hastalık ile birlikte başka bir şikayet mevcutsa geç kalınmadan doktora Yüzde KızarıklıkBebeklerde cildin hassas olması, dış etkenlerden kolay bir şekilde etkilenmesine neden olur ve sıklıkla kızarıklık, döküntülü kızarıklık gibi lezyonlar sıcaklıktan, ateş yükselmesinden kaynaklı kızarıklıklar ciddi bir durum yaratmaz. bebeklerde yüzde kızarıklık ve kuruluk hassas cilde sahip bebeklerin soğuğa ve kullanılan şampuanlara bağlı olarak hemanjiomlar, doğuştan bebeklerin yüzlerinde, göz kapaklarında, ağız çevresinde görülebilir. 2 yaşına kadar bir durum değildir. yeni doğan bebeklerde yüzde kızarıklık fizyolojik olarak görülebilir, eşlik eden başka bir belirti yoksa ciddi bir durum sıkı giydirme, güneşe maruz bırakma, çok sıcak ortamlarda bulunmadan dolayı da fizyolojik olarak yüzlerinde kızarma meydana olarak da bilinen bu durum, ter bezi kanallarının tıkanması sonucu oluşur, sıkı giydirme ve sıcak ortam dışında ter bezlerinin olgunlaşamaması da neden ve süt çocuklarında sık rastlanır. Toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı benekler oluşur. İçi sıvı dolu olabilir. İlaç tedavisi gerektirmez, kendiliğinden geçme eğilimi gösterir. Banyo sıklığını arttırmak fayda deterjanlar, hassas bebek ciltlerinde alerjik reaksiyonlara neden soğuk ortamlarda bulunmalarıyla, hassas olan ciltlerinde kırmızı beneklenmeler görülebilir. Bu durum fizyolojiktir ve risk egzaması, ciltte kuruluk, kaşıntı, döküntü ve kızarıklıkla seyreden bir durumdur. Yenidoğanlarda görülmez. Süt çocukluğunda da kızarıklık belirgindir, kaşıntılı ve kabukludur, kol ve bacaklarda görülebileceği gibi saçlı deride, gövde ve bez bağlanan kısımlarda da Kızarıklık için Hangi Doktora Gidilir?Yüzde kızarıklık, tek başına hastalık konusunda çoğu zaman fikir vermez. Eşlik eden diğer şikayetlere göre kızarıklığa neden olan hastalık konusunda ihtimaller biraz için önce deriyi ilgilendirdiği için Dermatoloji bölümüne gidilmelidir. Ancak yüzdeki kızarıklığa başka semptomlarda eklenirse gitmeniz gereken bölümler değişkenlik ateş, halsizlik, öksürük, üşüme titreme gibi belirtiler eşlik ediyorsa enfeksiyon olma ihtimali çok yüksektir ve Enfeksiyon Hastalıkları uzmanına açıdan şikayetlerin varlığı psikiyatrik bir rahatsızlığı düşündürür ve Psikiyatri bölümüne sistemi bozuklukları, yaygın cilt tutulumu, kalp çarpıntısı, tansiyon gibi şikayetlere sahip olan hastaların Dahiliyeye başvurmaları ve eklem ağrıları, kemik ağrıları, ciltte sertleşme kabalaşma, hareket etmede zorlanma gibi şikayetler varlığında Romatoloji uzmanına başvurulması kızarıklık ile İlgili Sıkça Sorulan SorularSirke, asit yapıda bir maddedir ve cilt pHsına uyum göstermez. Cilde uygulandığı zaman tahriş edebilir ve kızarıklığa neden olabilir. Yüze uygulanan sirke, bu nedenle kızarıklığa neden olur. temizlik amacıyla yüze sirke uygulamasından kaçınılmalı, cilt pHsına uygun temizlik ürünleri kullanılmalıdır. Ağız içerisinde bulunan yararlı bakteriler, hastalık üretmeye çalışan mikroorganizmalarla savaşır. Bu yararlı bakterilerin üretimi için ise tükürük, önemli bir yere sahiptir ve ağızda bir savunma mekanizması rolü üstlenir. Aynı zamanda sindirim sisteminin işlevlerini destekler ve birçok bakteriyi henüz yemek borusu üzerindeyken yok eder. Ağız kuruluğu problemiyle karşılaşıldığında, bu durum hemen fark edilir. Uzmanlar tarafından ağız kuruluğu bir hastalık olarak nitelendirilmez. İlk etapta tüketilen bir besine ya da kullanılan bir ilaca bağlı olarak bu problemin meydana geldiği düşünülür. Ancak ağız kuruluğu uzun süre devam ederse tedavi süreci planlanır. Ağız kuruluğuna ne iyi gelir? Ağız Kuruluğu Nedir? Ağız kuruluğu, tükürük bezlerinin yeterli miktarda çalışmamasına bağlı olarak ağız içinin nemsiz kalması sonucu oluşur. Önüne geçilemediği takdirde çeşitli sorunlara yol açan yaygın bir problemdir. Tıp dilinde, kserostomi olarak geçer. Yaşlanmaya bağlı olarak görülebileceği gibi bazı ilaçların yan etkilerine bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Ağız Kuruması Hangi Sağlık Sorunlarına Yol Açar? Genelde tehlikeli olmasa da yutkunmayı zorlaştırdığından yaşamı olumsuz yönde etkiler. Ağız kuruluğuna çatlamış dudaklar, ağız kokusu, kuru bir dil ve boğaz ağrısı da eşlik edebilir. Çiğneme ve yutma problemleri, tat almada zorluk ve sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir. Tükürük salgısı azaldığından ağız dokuları kalıcı hasarlar görebilir. Ağız içindeki pH seviyesi bu durumdan etkilenir. Diş çürümeleri artar. Ağız kuruluğuna bağlı olarak damakta da çekilme problemi yaşanabilir. Damaktaki et, sıvı kaybı yaşandığından zamanla küçülür. Ağız kuruluğu pek çok hastalığın belirtisi olarak ortaya çıktığından, ağız kuruluğu ve halsizlik aynı zaman dilimi içerisinde meydana gelebilir. Ayrıca kullanılan tansiyon ilaçları da ağızda kurumaya yol açtığından, ağız kuruluğu ve tansiyon düzensizliklerinin de birlikte görülmesi olasıdır. Ağız Kuruluğu Neden Olur? Ağız kuruluğu tükürük bezlerinin yeterli miktarda salgı üretemediğinin bir göstergesidir. Bu soruna yol açabilecek faktörler için yöneltilen ağız kuruması neyin belirtisi sorusu aşağıdaki şekillerde cevaplanabilir. 1. Dekonjestan kullanımı Dekonjestanlar, mukoza zarlarındaki iltihaplanmanın azaltılması, kan damarlarının küçültülmesi ve rahat nefes alınabilmesi için kullanılan ilaçlardır. Kullanılan ilacın etkisine bağlı olarak dolaşım yollarındaki sıvı burun boşluğuna doğru ilerler. Bu, kısa süreliğine hastanın rahatlamasını sağlasa da, uzun süre kullanıldığında ciddi ağız ve burun kuruluğuna neden olur ve rahatsızlık hissi verir. 2. Hormonal değişiklikler Menopoz, kalıcı ağız kuruluğunun tetikleyicisi olarak bilinir. Çünkü hormonal dengedeki değişim, tüm mukoza hücrelerin zarlarında kurumaya neden olur. 3. Mide asidi Halk arasında mide ekşimesi olarak da bilinen reflü hastalığına bağlı olarak, sıklıkla ağız kuruluğu problemi görülür. Mide asidinin yemek borusundan boğaza doğru gelmesi tahrişe, ağzın ve boğazın kurumasına neden olur. 4. Diyabet Şeker hastalığına bağlı olarak yükselen kan seviyesi, ağızda kurumaya yol açabilir. Hiperglisemi belirtilerinden olan çok sık idrara çıkma isteği, vücuttaki kuruluğa etki eder. Kandaki glikoz seviyesindeki yükseklik, böbreklerin sıvıyı geri emme potansiyelini kaybetmesine neden olduğundan idrarla vücuttan atılır. Ayrıca diyabet ilaçları da ağız kuruluğuna neden olabilir. 5. Kafa travmaları Tükürük bezleri, kafatasında bulunan temporal kemiklerin arasından geçen iki yüz siniriyle uyarılır. Saldırılar, trafik kazaları ve bisikletten düşme gibi durumlarda başa alınan darbeler temporal kemiklerde kırıklara yol açabilir. Temporal kemiklerdeki herhangi bir darbe nedeniyle yüz sinirine zarar gelirse, ağız kuruluğu ortaya çıkabilir. 6. Kafein tüketimi Kafeinli içeceklerin çok fazla tüketimi, vücutta sıvı kaybına yol açar. Kafeinin az da olsa idrar söktürücü özelliği bulunur. Bu özelliğinden dolayı, çok sık idrara çıkmaya neden olur. Ayrıca içeriğindeki tanenler de, ağız kuruluğuna yol açabilir. 7. Sinirlenmek Sinirlenince ağız kuruması oluşabilir. Bu gayet normal bir durumdur. Çünkü yaşanılan stres ve kaygı nedeniyle ağızdan nefes alışlar artar. Bu da tükürüğün hızlı bir şekilde buharlaşmasına yol açar. Gece Ağız Kuruluğu Neden Olur? Gece uyurken ağız içinde kuruma meydana gelebilir. Bu duruma, akşam yemeğinde tüketilen turşu, soğan, sarımsak ve limon gibi besinlerin yol açma ihtimali yüksektir. Bu besinler, tükürük bezlerini ciddi derecede etkilediğinden ağzın kurumasına ve susuzluk hissine neden olurlar. Akşamları bu tür besinlerden uzak durmak geceleri meydana gelen ağız kuruluğunu önlemeye yardımcı olur. Ağız Kuruluğu Yapan Hastalıklar Hangileridir? Yapılan araştırmalara göre bazı hastalıklar tükürük bezlerinin çalışmasını olumsuz yönde etkiler. Diyabet, parkinson, HIV, anemi ve alzheimer gibi hastalıkların tükürük salgısının azalmasına yol açtığı düşünülüyor. Vücudun su kaybetmesine yol açan ishal ve böbrek rahatsızlıkları da ağız kuruluğuna neden olabilir. Ağız Kuruluğu Yapan İlaçlar Nelerdir? Yapılan araştırmalara göre eczanelerde reçeteli ve reçetesiz olarak satılan 400'den fazla ilacın yan etkisinin ağız kuruluğuna yol açtığı belirlenmiştir. Bu ilaçlar, tükürük bezlerinde salgılama işlevini yavaşlatır. Ağız kuruluğuna yol açan ilaçlardan bazıları; Astım, ishal, soğuk algınlığı, hipertansiyon ilaçları ve Ağrı kesiciler, antidepresanlar, kas gevşeticiler ve antihistaminik şeklindedir. Kanser tedavisinde uygulanan kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler ile kullanılan ilaçların da ağız kuruluğunu artırarak tat almayı olumsuz yönde etkilediği biliniyor. Ağız Kuruluğunun Belirtileri Nelerdir? İlk etapta ağız kuruluğunun belirtisi kuruma olarak kendini belli etse de daha pek çok belirtisinin ortaya çıkması muhtemeldir. Nefesin kötü kokması Yutkunma, çiğneme ve konuşmada zorluk Tükürüğün yoğun ve kalın olmasına bağlı ağızda yapışkanlık hissi Diş çürüklerinde artış Ağız ülserleri Kaba ve kuru dil Ağızda yanma hissi ve dil ağrısı Takma dişlerin takılmasında zorluk Boğazda kuruluk hissi Çok sık susama Kuru ve çatlamış dudaklar Öksürüklü enfeksiyonlara yatkınlık Ağız Kuruluğu Tanısı Nasıl Konur? Ağız kuruluğunun tanısı için öncelikle hastaya şu sorular yöneltilir Konuşurken ağzınızda kuruluk hissi oluşuyor mu? Bisküvi, ekmek gibi kuru yiyecekleri içecek kullanmadan yutmak zor geliyor mu? Geceleri ağzınızı ıslatmanız gerekiyor mu? Bu soruların ardından hastanın tükürük akış oranı hesaplanır. Tükürük Akış Oranının Hesaplanması Oral hijyenist ya da diş hekimi tarafından gerçekleştirilir. Tükürük akış oranının ölçümü için en yaygın ve kolay yöntem, bir parça parafinle yapılır. Bir parça parafin alınarak 5 dakika kadar çiğnenir. Bunun sonucunda oluşan tükürük miktarı ölçülür. Tükürüğün normal değeri 5 ml'yi aşar. Tükürüğün uyarılmış akış hızının 5 dakikada 2,5 ml'den az olması ağız kuruluğunu tanımlar. Temel tükürük akış oranının 5 dakikada en az 0,5 ml olması gerekir. Dinlenme esnasındaki tükürüğün akış oranı aynı şekilde çiğneme yapılmadan önce ölçülmesi gerekir. Ağız Kuruluğu Tedavisi Nasıl Yapılır? Ağız kuruluğu geçer mi sorusunu evet olarak cevaplamak mümkündür. Ağız kuruluğu tedavisinde öncelikle ağız kuruluğuna yol açan nedenler tespit edilir ve buna göre bir tedavi programı planlanır. 1. Diş çürümesinin önlenmesi Tükürük, yiyecekleri çiğneyip sindirme görevine katkıda bulunma görevinin yanı sıra doğal ağız temizleyicisi olarak da bilinir. Tükürük bezi az salgılandığında diş eti hastalıkları ve dişlerde çürüme daha çok olur. Ağız kuruluğu problemi yaşıyorsanız ağız temizliğiniz için şunlara dikkat etmeniz gerekir Her gün diş ipi kullanın. Dişlerinizi günde en az iki defa fırçalayın. Yemeklerden sonra ve özellikle yatmadan önce dişlerinizi fırçalamanız daha iyi sonuç verir. Diş macunu alırken florür içermesine dikkat edin Yılda 2 defa diş hekiminize giderek dişlerinizin genel temizliğini yaptırın. Diş hekimi, dişlerinizi daha sağlıklı tutmanız için florür jölesi ya da florür içeren durulama suları kullanmanızı tavsiye edebilir. 2. Altta yatan tıbbi durumların tedavisi Ağız kuruluğunun nedeni, sağlıkla ilgili bir problemden kaynaklanıyorsa, doktorunuz ya da diş hekiminiz kullandığınız ilaçlarda değişiklik yapabilir. Örneğin ağız kuruluğu; diyare, inkontinans, alerji, hipertansiyon, ankisiyete, depresyon, parkinson ve üriner hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların ortak yan etkisine bağlı olarak oluşabilir. Doktorunuz, bu hastalıklar için kullandığınız ilaçların dozajını yeniden ayarlayabilir ya da ilacınızı değiştirebilir. Ağız kuruluğuna yol açan tıbbi durumun tedavisinin gerçekleştirilmediği durumlarda ise tükürük akışını doğal yollarla artırmaya odaklanılır. Örneğin kemoterapi ve radyasyon tedavileri tükürük bezlerini etkiler. Yani buna bağlı olarak oluşan ağız kuruluğu tedavinin kendisinden kaynaklıdır. Alzheimer, sjögren sendromu ve inme gibi hastalıklarda ise ağız kuruluğu bu hastalıkların bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. 3. Tükürük üretiminin artırılması Damak kuruması nasıl geçer şikayetiyle doktora başvuranlara ağız kuruluğunu önleyen suni tükürük ürünleri kullanmaları tavsiye edilebilir. Bu ürünler ağız gargaraları, özel olarak formüle edilmiş olan nemlendirme jöleleri ve diş macunları şeklindedir. D Ağız Kuruluğuna Ne İyi Gelir? Ağız kuruluğundan kurtulabilmek için alınabilecek bazı önlemler sayesinde ağız kuruluğunun geçmesi ve ağız kuruluğunun oluşumunun önlenmesi mümkündür. Ağız kuruluğuna ne iyi gelir? Bol bol su içilmesi gerekir. Çok fazla su tüketimi ağzı nemli tutar ve mukusun gevşemesini sağlar. Suyun ağızda biraz bekletilerek içilmesi, tükürük bezi salgılanmasını artırır. Kuru ve tuzlu gıdalar ile şeker içeriği yüksek olan gıda ve içeceklerin çok fazla tüketilmemesi gerekir. Alkol ve kafein türü içeceklerden uzak durulması gerekir. Alkol idrara çıkmayı artırdığından vücutta su kaybı yaşanmasına yol açar. Kafein de ağzı kurutur. Ayrıca elma, greyfurt, üzüm ve portakal gibi meyve suları ile domates suyu gibi asitli olan içeceklerden kaçınılması gerekir. Şekersiz sakız çiğnemek tükürük salgısını artırarak tükürük akışını uyarmayı sağlar. Ağız yarası, en fazla dudak çevresinde görülse de dilde, yanakta, damakta veya diş etlerinde de görülebilir. Ortaya çıkan bu yaraların iltihaplı bir görünümü vardır. Ağız içinde oluşan bu yaralara aft denir. Kişilerin konuşmasını, yemek yemesini hatta su içmesini bile engelleyebilir. Bazı yaralar küçüktür ama bazıları 1-2 milim derinliktedir. Ağız yarası kadınlarda daha fazla görülmektedir. Ağız içi aft nasıl geçer, ağız yarasına bitkisel çözüm nedir, ağız yarası neden oluşur gibi soruların cevabını sizin için araştırdı. Ağız Yarasını Geçirmenin 10 Bitkisel Yolu 1. Meyan Kökü Meyan kökü ağız yarası tedavisinde kullanılabilir. Bitkinin içeriğinde tahrişe dirençli mukoza zarları tabaka oluşturarak açık yaraları iyileştirir. Antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Ağız içinde oluşan aft için meyan kökü kullanmak etkili bir çözüm yolu olacaktır. Bir çorba kaşığı ezilmiş meyan kökünün üzerine 2 bardak ılık su ekleyin ve 4 saat bekleyin. Günde iki kez bu su ile ağzınızı çalkalayın. Ağız içinde oluşan yaralarınız kısa sürede kaybolacaktır. 2. Kabartma Tozu Ağız yarası için doğal ilaç arıyorsanız kabartma tozunu tercih edebilirsiniz. Çünkü iltihaplanmayı azaltır, mikropları, kızarıklıkları ve bakterileri yok etmeye yardımcı olur. Ancak ilk sürüldüğünde hafif yanma hissi oluşuyor. Bir çay kaşığı kabartma tozuna iki çay kaşığı kadar ılık su ekleyin ve krem kıvamına gelinceye kadar karıştırın. Bu karışımı ağız içi yaraları olan bölgeye uygulayın. 10 dakika bekledikten sonra ılık su ile ağzınızı çalkalayın. Bu uygulamayı günde iki kez yapabilirsiniz. 3. Bal Doğal antioksidan olan bal ağız yarası tedavisinde de karşımıza çıkıyor. Ucu pamuklu çubuk yardımı ile ağzınızda oluşan yaraya balı direkt olarak uygulayın. Bu uygulamayı ağız yaranız geçene kadar süresiz yapabilirsiniz. 4. Kişniş Kişnişin iltihaplanmayı azaltıcı özelliğe sahiptir. Ağız için yaraların iyileşmesi için tam bir şifa kaynağıdır. Bir çay kaşığı kişniş tohumunu bir bardak ılık suya koyarak kaynatın. Soğuduktan sonra ağzınızda çalkalayın. Bu uygulamayı günde 4 kez tekrar edin. Kısa süre de ağız yaralarından kurtulacaksınız. Ahududu, dut ya da bögürtlen ile hazırlanan şuruplar ağız yaraları için oldukça etkili bitkisel tedavi yöntemleridir. Ağız içinde oluşan yaralarınıza bu şuruptan uygulayarak kısa sürede ağız yarasından kurtulabilirsiniz. Dut şurubunu aktarlardan temin edebilirsiniz. Evde hazırlamak isterseniz buradan tarife ulaşabilirsiniz. 6. Tuz Ağızda oluşan kırmızı, beyaz veya sarı yaralar için tuz ile gargara yapmak oldukça pratik ve etkili bir çözümdür. Eğer acısına dayanabilirseniz ağız içi yaralarınıza tuz basabilirsiniz. Her ne kadar size acı verse de yaralar üzerinde çok etkili bir yöntemdir. Günde 3 kez bu uygulamayı yaparsanız ağız yaralarınız hemen geçecektir. 7. Karanfil Karanfil ağız kokusu için sıklıkla kullanılan şifalı bir bitkidir. Ağız kokusunu hemen geçirmesinin sebebi ise bakteri öldürücü etkiye sahip olmasıdır. Aynı zamanda acıyı azaltıcı etkisi vardır. Bu nedenle ağız yaralarınızın acısını azaltarak kısa sürede iyileştirir. Ağız yaralarınız yüzünden yemek yiyemiyor, su içemiyorsanız karanfil kullanmayı tercih edebilirsiniz. Bu sayede ağzınızdaki yaraların acısını azaltır ve tedavi eder. 8. Kekik Ağız içinde oluşan aft tedavisi için bol miktarda kekik çiğnemek gerekiyor. Çünkü ağız içinde oluşan bakterilerin yok olmasına yardımcı oluyor. İyileşme sürecini hızlandırdığı gibi yeniden yaraların oluşmasını da önlüyor. Kekiğin kendisini tüketemezseniz eğer kekik çayı ile gargara yaparak da tüketebilirsiniz. Günde iki kez gargara yapmanız yeterli olacaktır. 9. Çilek Yaprakları Ağız içi yaraları için çilek yaprakları oldukça etkili bitkisel çözümler arasındadır. 5-6 çilek yaprağını bir litre suya atarak kaynatın. Soğuduktan sonra bu karışımla ağzınızı çalkalayın. Bu uygulamayı günde iki kez yapabilirsiniz. Bu karışım sayesinde ağız içi yaralarınız kısa sürede yok olacak. 10. Ada Çayı Ada çayı ağız yaraları için kesin ve bitkisel bir çözümdür. Bir bardak suya bir tutam ada çayı eklenir ve biraz kaynatılır. Demlenen ada çayı ile gargara yapılır. Bu karışımı günde iki kez yapılmalıdır. Ada çayı iltihabı önler, ağız içinde oluşan bakterileri yok eder, yaraların iyileşmesine yardımcı olur. Bu nedenle bu karışım mutlaka denenmelidir. Ağız içi yaraları neden oluşur? Ağız yarası için ne zaman doktora gidilmelidir? Ağız yarası genelde kendiliğinden 1 hafta gibi sürede iyileşmektedir. Ancak bazı durumlarda bu yaranın iyileşme süresi uzar. Bu gibi durumlar başka hastalıkların habercisi olabilir bu nedenle mutlaka uzman bir doktordan yardım olarak uygun tedavi yöntemlerini uygulamalısınız. Ağız yarası için hangi bölüme gidilmelidir? Ağız içi yaralarınız, aft için cilt ve deri hastalıkları yani dermatoloji bölümüne gidilmelidir. Ağız yarası için en uygun ilacı da doktorunuzdan yardım alarak alınız. Çünkü başkalarına iyi gelen bir ilaç sizde olumsuz etkiler yaratabilir. Ağız yarası oluşmaması için ne yapılmalıdır? Eğer sürekli oluşan ağız yaralarınızdan şikayetçiyseniz ilk önce beslenmenize dikkat etmelisiniz. En basit içtiğiniz su çeşme suyu ise ağız içi yaralarınızın nedeni bu olabilir. Mutlaka klorsuz su tüketmelisiniz. Onun dışında zararlı yiyecekler, içecekler bunları hayatınızdan çıkartmalı daha sağlıklı ve besleyici şeyler tüketmelisiniz. Yukarıda vermiş olduğum tarifler hemen hemen herkesin evinde bulunan malzemelerle yapılabilecek tarifler, bunlardan en azından birini deneyerek ağız içi yaralarınızdan kurtulabilirsiniz. Stresten, üzüntüden uzak durun. Her zaman her konuda pozitif düşünün. 🙂 Son Sözler Ağız yarası benim en sık karşılaştığım sorunlardan biriydi. Sorun bende olunca tedavi yöntemlerini de araştırdım. Aslında araştırmadan önce de annem hep tuz basmamı isterdi yarama 🙂 Güzel yöntem ama acı veriyor o ayrı bir konu. Ancak bir ay geçmeden yine tekrar ediyor, meğer çeşme suyu içmemden kaynaklanıyormuş. O gün bugündür çeşme suyu içmiyorum. Ara sıra stres kaynaklı yaralar çıkıyor ama yukarıda verdiğim tariflerle hemen bertaraf ediyorum. Sizlere de tavsiyem içtiğiniz suyun temizliğine dikkat etmeniz. Eğer sizlerin de bu konuda bildiğiniz doğal tarifleriniz varsa yorum bölümünde bizimle paylaşabilirsiniz. Sağlıklı ve mutlu kalın 😉 🙂

ağız çevresinde kızarıklık nasıl geçer